Bugün, 25 Kasım 2024.
SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…
Bu sayıda, COP29 çıktılarına ve iklim STK’larının COP29 değerlendirmesine yer veriyoruz. İklim için 350 Derneği ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından bu sene üçüncüsü yayınlanan Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı başlıklı raporu inceliyoruz.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Keyifli okumalar,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP 29) sona erdi.
Zirvenin odağında iklim finansmanı vardı. Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için yıllık 300 milyar dolarlık bir küresel finans hedefi kabul edildi. Fakat bu yeni iklim finansmanı hedefi, büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Gelişmiş ülkelerin iklim finansmanı için yılda 1.3 trilyon dolar toplaması çağrısında bulunulmuştu.
Paris Anlaşması’nın 6.4 Maddesi kapsamında karbon kredilerinin oluşturulmasına yönelik standartlar üzerinde uzlaşmaya varıldığı duyuruldu. Böylece BM gözetiminde, ülke ve şirketlerin ticaret yapmasına açık olacak bir küresel karbon piyasasının işlerlik kazanmasının önü açılmış oldu. Bu durum, Paris Anlaşmasının tüm unsurlarının imzalanmasından yaklaşık 10 yıl sonra tamamlandığı anlamına geliyor.
Ülkeler, geçtiğimiz yıl COP28’de fosil yakıtlardan uzaklaşma ve yenilenebilir enerji kapasitesini bu on yılda üç katına çıkarma taahhüdü de içeren Küresel Durum Değerlendirmesi (Global Stocktake – GST) sonuçlarının nasıl ileriye götürüleceği konusunda bir anlaşmaya varamadı.
Ayrıca, COP29’un ilk haftasının ardından hazırladığımız COP29 Gündemi: Ara Değerlendirme başlıklı metne buradan ulaşabilirsiniz.
İklim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları*, Bakü’de sona eren COP29 İklim Zirvesi ile ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin kömürden çıkış tarihi vermediği gibi nükleer enerji kapasitesini artırmayı hedefleyerek enerjide pahalı, kirli ve dışa bağımlılığı artıran bir yola girdiği ifade edildi.
Sivil toplum kuruluşlarına göre İklim Konferansı’nın en beklenmedik anı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un bir soruya yanıt olarak “zaman içinde fosil yakıtlardan çıkışın olacağına” dair açıklaması oldu, ancak Bakan herhangi bir tarih vermedi.
Türkiye, zirvede 2053 Uzun Vadeli İklim Değişikliği Strateji Belgesi’ni açıkladı. Belgede, birincil enerjide yenilenebilir enerji payının %50’ye çıkarılması hedefleniyor. Ancak kömür başta olmak üzere fosil yakıtlardan çıkışa dair bir tarih belgede yer almıyor. Bununla birlikte, Türkiye Bakü’de Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’na imza atarak 2050’ye kadar nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdünde bulundu.
Fosil yakıtlardan çıkmadan “net sıfır” mümkün değil!
Uzun vadeli iklim stratejileri, net sıfır hedeflerine ulaşmak için bütüncül ve tutarlı politikalar geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor. 2053 net sıfır hedefi, atmosfere salınan karbonla tutulabilen karbonun eşitlenmesi anlamına geliyor. Ancak bu hedefe ulaşmak için ciddi emisyon azaltımı şart.
Bu doğrultuda, fosil yakıtların tüketiminin sonlandırılmasına dair somut bir perspektif ortaya konması gerekiyor. Fosil yakıtlar gibi temel sorun kaynaklarını ortadan kaldırmadan, net sıfır hedefine ulaşmak mümkün değil.
Türkiye’nin güçlü iklim hedeflerine ulaşması için öncelikle Afşin- Elbistan A Kömürlü Termik Santrali’ne yapılması planlanan ek ünite projesinden vazgeçmesi ve kademeli olarak kömürden çıkış tarihi vermesi gerekiyor. Rüzgâr ve güneş enerjisinde hedefler ne kadar iddialı olursa olsun, fosil yakıtlara dayalı mevcut enerji tüketiminin yerini almadığı sürece etkili bir iklim politikası oluşturulamıyor.
Nükleer enerjiye yönelik stratejiler de endişe yaratıyor. Atık sorunu çözülmemiş, tehlikeli ve pahalı nükleer enerji, ülkemizi daha dışa bağımlı hale getirirken yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, enerji tasarrufu ve iklim değişikliğine uyum gibi yatırımlara harcanması gereken paranın boşa gitmesine neden olacak.
Türkiye’nin iklim krizinin etkilerini azaltmadaki rolünü yerine getirmesi ve geleceğini güvence altına alması için acilen ve iddialı bir kömürden çıkış tarihi belirlemesi, pahalı ve tehlikeli nükleer enerji bağımlılığını sona erdirmesi ve yenilenebilir enerji potansiyelini hızla hayata geçirmesi gerekiyor.
Türkiye hangi fırsatları kaçırdı?
Yenilenebilir enerji kapasite kurulumlarını hızlandırmak için Akdeniz bölgesinde uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesini hedefleyen TeraMed, Akdeniz bölgesinde 2030 yılına kadar 1TW yenilenebilir enerji kapasitesi kurulmasını hedefliyor. Türkiye TeraMed’e katılmadı.
25 ülke ve Avrupa Birliği, Yeni Kömüre Hayır Eylem Çağrısı ile tüm ülkelerden COP30’a kadar enerji sistemlerinin yeni kömür kullanımını içermemesini talep etti. Eylem Çağrısı, kömürden çıkışı hedefleyen Kömür Sonrası Enerji İttifakı (Powering Past Coal Alliance) ile işbirliği içinde geliştirildi. Türkiye bu çağrıya da katılmadı.
*İmzacı kurumlar: 350 Türkiye, Avrupa İklim Eylem Ağı, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Ege Orman Vakfı, Fosil Yakıtların Ötesi, Greenpeace Türkiye, Mekanda Adalet Derneği, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Temiz Hava Hakkı Platformu, Türetim Ekonomisi Derneği, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), YUVA, Yuvam Dünya Derneği, Yeşil Düşünce Derneği
İklim için 350 Derneği ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) olarak bu sene üçüncüsünü yayınladığımız Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı raporu, Türkiye’deki bankacılık sektörünün bu alandaki ilerlemesini ve eksikliklerini gözler önüne seriyor. Rapora göre, bankaların iklim risklerini dikkate alma eğilimi artıyor olsa da fosil yakıtlara yönelik kredi verme olanakları tamamen ortadan kalkmış değil.
2022 ve 2023 yıllarında olduğu gibi 2024 yılı raporunda da, 17 bankanın iklim değişikliğine dair tutumu beş ana başlık altında inceledik: (i) Fosil Yakıt Varlıkları/Yatırımlarıyla Etkileşim Düzeyi, (ii) “Net Sıfır” Hedef Tarihi, (iii) Karbon Ayak İzi, (iv) Temiz Enerji Yatırımları ve (v) ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) Derecelendirmeleri.
Olumlu Gelişmeler
Kömürden Çıkış: 2022 yılında yayınlanan ilk raporun ardından yeni fosil yakıt projelerini finanse etmeme taahhüdünde bulunan banka sayısı 7’den 10’a yükseldi. 2024 itibarıyla kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı alan banka sayısı ise 4’e ulaştı.
Net Sıfır Hedefleri: 2024 itibarıyla net sıfır hedefleri kapsamında temiz enerji projelerine yönelme taahhüdü bulunan banka sayısı 12 oldu.
Eksiklikler ve İhtiyaçlar
Standartlaşma Gerekliliği: Bankalar arasındaki farklı yaklaşımlar, sektör genelinde standardize edilmiş raporlama ve kapsamlı sürdürülebilirlik stratejilerine olan ihtiyacı gösteriyor.
Fosil Yakıtlardan Çıkış Stratejisi Eksikliği: Henüz tüm bankaların fosil yakıtlardan çıkış stratejisi bulunmuyor. Özellikle kamu bankalarının bu alanda adım atması büyük önem taşıyor.
Dönüşüm için Finansman: 2023 yılında büyük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı açısından önceki dönemlere kıyasla ivme kaybedildiği gözlemleniyor. Yeni finansman imkanları ve yenilikçi araçların ortaya çıkması ise dönüşüm için gerekli en önemli unsurlardan.
Sektörün Genel Durumu ve Öneriler
Bankacılık sektörü, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Raporda yer alan bulgular, sektörün iklim risklerini daha fazla dikkate almaya başladığını gösterse de, fosil yakıtlara yönelik kredilerin devam ediyor olması ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Öneriler:
Kamu Bankalarının Rolü: Kamu bankalarının fosil yakıtlardan çıkış stratejilerini belirlemesi ve uygulaması, sektörün yeşil dönüşüm sürecine ivme kazandırabilir.
Standart Raporlama: Sektörde standartlaşmış raporlama ve sürdürülebilirlik stratejilerinin oluşturulması, bankaların iklim değişikliğiyle mücadelede daha etkin olmalarını sağlayacaktır.
Yeşil Finansmanın Artırılması: Bankaların temiz enerji yatırımlarını ve yeşil finansman ürünlerini artırmaları, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında kritik öneme sahiptir.
Türkiye’nin en büyük 17 bankasının iklim değişikliğine yaklaşımını değerlendiren bu rapor, sektördeki olumlu adımların yanı sıra atılması gereken önemli adımların da olduğunu gösteriyor. Bankacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadelede daha aktif bir rol üstlenmesi, hem finansal risklerin azaltılması hem de sürdürülebilir bir gelecek için hayati önem taşıyor.
SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz.