Bugün, 28 Ekim 2024.
SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
Bu sayıda, çevre ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritasına dair değerlendirmesine yer veriyoruz.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Keyifli okumalar,
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) yıllık Emisyon Açığı raporuna göre, küresel seragazı emisyonları 2023 yılında 57,1 GtCO2e ile yeni bir rekor kırarak 2022 seviyelerine göre %1,3 artış gösterdi.
Katastrofik ısınmaya doğru: Emisyonların artışıyla beraber mevcut tüm ulusal iklim eylem planları uygulansa bile; dünya, yüzyılın sonuna kadar 2.6 derece ısınmaya doğru ilerliyor. Daha fazla önlem alınmazsa, sıcaklıklar 3,1 dereceye yükselebileceği belirtiliyor.
İklim aciliyeti: Çalışma 1,5 derece hedefine ulaşabilmek için küresel emisyonların 2019 seviyelerine kıyasla 2030’a kadar %42, 2035’a kadar ise %57 oranında azaltılması gerektiğini ortaya koyuyor. 2 derece için ise 2030’a kadar %28 ve 2035’e kadar %37 oranında azaltım yapılmalı.
Güneş ve rüzgâr: Güneş ve rüzgâr enerjisi, emisyon azaltımlarının 2030 yılına kadar %27’sini ve 2035 yılına kadar ise %38’ini oluşturabilir.
Yatırım ihtiyacı: Yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için 2021’den 2050’ye kadar yılda 0,9-2,1 trilyon ABD doları ek yatırım yapılması gerekecek.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2024 raporu, geçen yıl 560 gigavat (GW) üzerindeki yenilenebilir enerji kapasitesinin devreye girmesiyle, dünya genelinde kaydedilen temiz enerji düzeyinin rekor bir seviyeye ulaştığını gösteriyor. 2024 yılı sonu itibarıyla 1 yıl içinde temiz enerjiye yaklaşık 2 trilyon dolar yatırım yapılması beklenirken, bu miktar fosil yakıtlara yapılan yatırımın neredeyse iki katına ulaşmış olacak.
Öne çıkan vurgular: Raporda ülkelerin fosil yakıtların hızlı ve adil bir şekilde kullanımdan kaldırılmasını sağlamak için büyük bir finansman açığıyla karşı karşıya olduğu, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için takip edilmesi gereken yolun giderek daraldığı belirtiliyor.
Mevcut politikalar senaryosu: Mevcut politikalar senaryosuna göre global petrol talebinin 2030’dan önce günde 102 milyon varille zirve yapacağı ve ardından 2023 seviyelerine, yani günde 99 milyon varile düşeceği öngörülüyor. Petrol fiyatlarının ise 2023’teki 82 dolardan, 2050’de 75 dolara düşmesi bekleniyor.
Enerji araştırma şirketi Ember’in derlediği ve Reuters’ın yayımladığı verilere göre, Türkiye’nin, 2024’ün ilk dokuz ayında kömürden elektrik üretimi yıllık %2 oranında arttı ve 88 teravat saate (TWh) yükseldi. Böylece Türkiye, Avrupa’da kömürden elektrik üretiminde ilk sıraya yerleşti.
Almanya ve Polonya: Almanya 69 TWh ile sıralamada Avrupa ikinciliğini sürdürürken, Polonya 65 TWh ile üçüncü sırada yer aldı.
Emisyonlar: Türkiye ayrıca aynı dönemde kömür kaynaklı karbondioksit emisyonlarını, geçtiğimiz yılın benzer zaman aralığına kıyasla, 1,5 milyon ton artırarak 88 milyon tona çıkardı. Türkiye’yi 72 milyon tonla Almanya izlerken, Polonya ise 67 milyon ton emisyona neden oldu.
Belçika merkezli sivil toplum kuruluşu Transport & Environment (T&E) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İtalya, Almanya, Fransa ve Polonya gibi AB ülkeleri, şirketlerin SUV gibi büyük, yüksek emisyonlu araçlar satın almalarını teşvik ederek, yılda 45 milyar dolar tutarında sübvansiyon sağlıyor.
Ülkeler: İtalya, yılda 16 milyar euro ile en fazla fosil yakıt sübvansiyonu sağlayan ülke olarak öne çıkarken, Almanya ise 13,7 milyar euro ile ikinci sırada yer alıyor. Fransa ve Polonya da sırasıyla 6,4 milyar euro ve 6,1 milyar euro sübvansiyon sağlıyor.
Fosil yakıt teşvikleri kaldırılmalı: Avrupa Komisyonu, bu sübvansiyonların kademeli olarak kaldırılmasını ve yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşılmasını hedefliyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yeni iklim şefi Wopke Hoekstra’ya gönderdiği bir mektupta, fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak sonlandırılması gerektiğini vurguluyor. Komisyon, bu hamlenin elektrikli araçlara daha fazla destek sağlamak için kritik bir adım olduğunu belirtiyor.
TÜSİAD ve UN Global Compact Türkiye’nin iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz, net sıfır ve doğa pozitif küresel amaçlarına giden yolda ülkemiz iş dünyası ve sivil toplumunun Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumu için teknik kapasitelerini, sektörler ve kurumlar arası iş birliği olanaklarını ve kamu paydaşlarıyla olan diyaloglarını güçlendirmeyi hedefleyen İklim Eylemi ve Ötesi Platformu’nun (TRAction) projesinin tanıtım etkinliği TÜSİAD Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.
TRaction nedir? İş dünyası örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve şirketleri çatısı altında bir araya getirecek olan TRAction; bu kurumların yeşil dönüşüm yolculuklarına bilim temelli bir açılım getirerek, birbirlerinin güçlü yönlerinden beslenmeleri ve böylelikle hem kendi hem de ülkemizin ekonomik, toplumsal ve çevresel faydası için daha etkili aktörler haline gelmeleri için çalışacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 21 Ekim 2024 tarihinde yaptığı açıklama ile Türkiye’nin 2035’te yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgarın kurulu gücünün bugüne göre 4 kat artarak 120 GW’a ulaşacağını belirtti. Yol haritasındaki temel üç unsur arz güvenliği, dışa bağımlılığı azaltmak ve 2053 Net Sıfır emisyon olmak.
- İklim ve enerji alanında çalışan uzmanlar, fosil yakıt kullanımını azaltmayan bir enerji politikasının yol haritasındaki üç unsurdan ikisini, dışa bağımlılığı azaltmak ve 2053 Net Sıfır emisyon olmak, karşılamaktan uzak olduğu görüşünde.
- “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritasını değerlendiren iklim ve enerji alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasına yönelik bu adımı önemli bulurken, enerji dönüşümünün kapsayıcı bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğine yönelik ihtiyacı yineliyor
Yol haritasına ilişkin önemli konu başlıkları ve değerlendirmeler aşağıda yer alıyor.
Kömürden çıkış mümkün ve gerekli: İklim ve enerji konusunda çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmasıyla birlikte ülkenin 2053’te Net Sıfır olması amacıyla uygulanabilir, güvenli, kesintisiz ve karbonsuz bir ekonomik dönüşümün olasılıklarını araştırıyor. Bu kapsamda 2021 yılında yapılan bilimsel çalışmalardan biri olan Kömürden Çıkış 2030 Raporu’nun temel bulgusu, 2030’da kömürden çıkışın maliyetinin ekonomik olarak yönetilebilir ve yenilenebilir enerji yatırımlarının teşviksiz dahi fosil yakıtlardan daha uygun maliyetli olduğuydu. Uzmanlar, Bakanlığın açıkladığı 2035’te 120GW’lık kurulu rüzgar ve güneş gücüne ulaşılması durumunda yine, kömür ve nükleer enerjiyi kullanmadan tahmin edilen 510TWh’lık talebin karşılanabileceği görüşünde.
Süper izin süreçleri: Uzmanlar, yenilenebilir kapasitenin artırılması için yapılan izin süreçlerinin, ormanlar, tarım alanları ve zeytinlikler gibi doğal varlıklarımızın tahribine yol açmaması gerektiğini vurguluyor. İklim değişikliğinin türler, yaşam alanları ve geçim kaynakları üzerinde halihazırda büyük bir baskı kurmuş durumda olduğunu belirten sivil toplum kuruluşları, enerji dönüşümü için gerçekleşmesi beklenen yatırımların bu baskıyı artırmayacak şekilde olması gerektiğini ifade ediyor. Enerji dönüşümünün prensipleri olarak şunlar göz önünde bulundurulmalı: (i) Biyolojik çeşitliliği koruması/gözetmesi, arazi kullanımının planlı ve bütüncül politikalarla yapılması, (ii) gıda güvencesini sağlayabilmek için verimli tarımsal arazilere kurulmaması, (iii) ekosistemleri koruması ve yöre insanının ekolojik ve sosyal haklarını gözetmesi.
Nükleer enerjideki artış soru işareti: Bu ölçekte bir yenilenebilir enerji hedefi varken, nükleer enerjiye para harcanması bir soru işareti. Yakıt ve teknoloji açısından dışa bağımlılık, yüksek maliyet, güvenlik ve radyoaktif atık (kirlilik) risklerini barındıran nükleer enerji yerine yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine odaklanarak, enerji üretiminde daha temiz ve sürdürülebilir bir yol izlenmelidir.
120 GW: Önemli ama eksik bir enerji dönüşümü hedefi: 120 GW güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesine ulaşmak, Türkiye için ciddi bir enerji dönüşümünü ifade ediyor. Bu, aynı zamanda emisyonların bugünden itibaren azaltılması diğer bir deyişle iddialı bir 2035 iklim hedefinin yolunun açıldığı anlamına da geliyor.
Adil geçiş ve iklim adaleti: Enerji dönüşümü sürecinde kimsenin geride bırakılmadığı bir “Adil Geçiş Mekanizması”nın oluşturulması gerektiğini belirten kurumlara göre, bu dönüşüm yeni istihdam olanakları yaratmalı ve yerel ekonomilerde kalkınma fırsatlarını getirmeli. Karbon fiyatlandırmasından elde edilecek gelirler, bu dönüşüm sürecinde destek fonları olarak kullanılabilir.
Değerlendirmenin tamamına ve uzman görüşlerine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz.
Dünya Bankası ve Türkiye arasındaki finansman görüşmeleri
Türkiye COP29’daki Liderler Zirvesi’nde konuşma yapacak 106 ülke arasında
COP29’a ev sahipliği yapacak Azerbaycan fosil yakıt yatırımlarını artırmayı hedefliyor.