İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #52: İklim Kanunu’na dair talepler ve dünyada yenilenebilir enerjinin görünümü

Bugün, 14 Ekim 2024.

SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…

Bu sayıda, iklim ve çevre konularında çalışan STK’ların İklim Kanunu taleplerine ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın “Renewables 2024” başlıklı raporuna yer veriyoruz.

Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!

Keyifli okumalar,

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (The Institute for Energy Economics and Financial Analysis, IEEFA) yeni raporu, Avrupa genelindeki karbon yakalama ve depolama (CCS) projelerinin toplam faturasının 520 milyar euro olacağını ve 140 milyar euro kadar da sübvansiyona ihtiyaç duyulacağını tahmin ediyor.

  • Hedefler: AB ve Birleşik Krallık’ın birleşik resmi hedefleri 2050 yılına kadar yılda 554 milyon ton karbondioksit (MtCO2) yakalamayı ve depolamayı öngörüyor.

  • Fakat: Karbon yakalama teknolojileri, tarihsel olarak %80-90 oranında geliştirilmiş petrol üretimi faaliyetlerine dayanıyor. Mevcut karbondioksit yakalama kapasitesi, küresel emisyonların ancak %0,1’ine denk geliyor. Bugüne kadar hiçbir proje –öncelikle teknik problemlere bağlı olarak– taahhüt ettiği karbon yakalama hedefini yakalayamıyor. Teknik problemler ve buna bağlı olarak karbon yakalama hedeflerini gerçekleştirememeleri bu teknolojilerin uygulama maliyetini artırıyor.

  • Öte yandan: Geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni bir çalışma da mevcut karbon yakalama ve depolama kapasitesinin 2 derecelik iklim hedefinin gerekliliklerini karşılayacak kadar hızlı genişleyebileceğini, ancak 1,5 derece hedefi gerekliliklerini karşılama olasılığının düşük olduğunu ortaya koyuyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin “Net Sıfır 2053: Türkiye’de Karbonsuz Enerjiye Geçişin Sosyoekonomik Etkileri” başlıklı yeni raporuna göre Türkiye’de enerji dönüşümünün toplam faydası, dönüşümün getireceği maliyetlerin yaklaşık iki katı olacak.

  • Ayrıntılar: 2020-2055 döneminde dönüşümün baz senaryoya kıyasla yıllık ortalama ek maliyeti 26 milyar dolar olurken yıllık ortalama ek faydasının ise 51,4 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

  • Sosyal refah: Söz konusu faydanın %55’inden fazlası, önlenen hava kirliliği ve karbon emisyonlarıyla ilgili sosyal refah etkilerinden (sağlık, çevre ve iklim değişikliği) kaynaklanıyor.

  • Ekonomik faydalar: Baz senaryoya kıyasla elektrikli araç üretimi, projeksiyon dönemi boyunca, yılda ortalama 8,4 milyar dolar; ev aletleri ve ekipmanı üretimi yılda 0,8 milyar dolar; yenilenebilir enerji ekipmanı üretimi ise 1 milyar dolar düzeyinde artış gösteriyor.

KPMG ve APLUS Enerji iş birliği ile hazırlanan 2024 yılı “Enerji Sektör Raporu”na göre dünyada yenilenebilir enerjide kurulu gücü en yüksek ülke olan Çin’de en yüksek payı güneş enerjisi oluşturuyor. İkinci sıradaki ABD’de en yüksek paya rüzgâr enerjisi sahip.

  • Türkiye: 2000-2023 yılları arasında Türkiye’nin yenilenebilir kurulu gücü %7,7’lik yıllık bileşik büyüme oranı ile 11,2 GW’dan 62 GW’a yükseliyor. Bu oran, özellikle 2010-2023 yılları arasında %10,3’e ulaşıyor.

  • Hidro, rüzgâr, güneş: Kurulu güç kapasitesinin %56,6’sı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşan Türkiye’de kaynak türüne göre en büyük kurulu güç kapasitesi, 32 GW ile hidroelektrik santrallere ait. Türkiye’nin kurulu gücünde rüzgâr enerji santralleri 11,8 GW ile Türkiye kurulu gücünün %10,8’ini, güneş enerjisi ise 14,1 GW’ ile %12,9’unu oluşturuyor.

Birleşmiş Milletler’in 21 Ekim – 1 Kasım tarihleri ​​arasında Cali, Kolombiya’da gerçekleştirilecek yıllık biyoçeşitlilik müzakereleri, Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin 2022’de kabul edilmesinden bu yana biyolojik çeşitlilik için fon toplama konusunda kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek için bir fırsat olarak görülüyor.

  • Ne olmuştu? 2022 yılında, ülkeler iddialı Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni (GBF) kabul etmiş ve 2030 yılına kadar biyoçeşitlilik için yılda 200 milyar doları harekete geçirmeyi taahhüt etmişti. Bunun 30 milyar dolarının uluslararası finans kaynaklarından sağlanması planlanıyordu.

Türkiye’nin yürüteceği iklim politikasına hukuki zemini oluşturacak İklim Kanunu taslağının yeni yasama yılının başlaması ile birlikte TBMM gündemine geleceği ve yıl bitmeden yasanın yürürlüğe girmesinin hedeflendiği açıklandı.

Türkiye iklim değişikliğinin etkilerini her gün seller, kuraklık ve yangınlarla deneyimliyor. Bir yandan da en önemli ticari ortağı Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadeleyi merkeze alan yeşil ekonomik dönüşüme yönelik düzenlemelerine uyum sağlamaya çalışıyor. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için etkili politikalara ihtiyacı var. Bunun yolu da uzman görüşleri ile hazırlanmış bir İklim Kanunu’ndan geçiyor.

Sivil toplum kuruluşları ortak hazırladıkları açıklamada, ilk kez yürürlüğe girecek hayati önemdeki İklim Kanunu’nun taslak yazım sürecine dâhil edilmedikleri için birçok eksiklik içerdiğine dikkat çekerek Meclis görüşmelerinde aşağıda yer alan eksikliklerin giderilmesini talep etti:

  • 2053 net sıfır hedefi eklenmeli

  • 2030 yılına kadar % 35 mutlak emisyon azaltımı hedefi yer almalı

  • Kömürden adil bir çıkış planlanmalı

  • İklim değişikliğine karşı uyum mekanizmaları kurulmalı

  • Bağımsız bir bilimsel danışma kurulu oluşturulmalı

  • İklim adaleti perspektifi dahil edilmeli

  • Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gözden geçirilmeli

Sivil toplum kuruluşlarının yasa taslağının kamuoyuna yansıyan son haline dair görüşlerine ilişkin detaylar için tıklayınız.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Renewables 2024 başlıklı yeni raporu yenilenebilir enerji kaynaklarının bu on yılın sonunda küresel elektrik talebinin neredeyse yarısını karşılayacağını gösteriyor.

Raporda 2024-2030 yılları arasında 5500 gigawatt’tan (GW) fazla yeni yenilenebilir enerji kapasitesinin ekleneceği ortaya konuyor. Bu rakam, 2017-2023 yılları arasında görülen artışın neredeyse üç katı.

  • Çin ve Hindistan: Mevcut piyasa eğilimleri ve hükümetlerin bugünkü politika ayarlarına dayanarak Çin, bugün ile 2030 arasında, dünya çapında kurulu tüm yenilenebilir kapasitenin neredeyse %60’ını oluşturacak. Bu durum, 2010 yılında dünya toplam yenilenebilir enerji kapasitesinin üçte birine sahip olan Çin’in bu on yılın sonunda toplam yenilenebilir kapasitesinin neredeyse yarısına ev sahipliği yapacağı anlamına geliyor. Öte yandan Hindistan, büyük ekonomiler arasında en hızlı büyüyen ülke konumunda yer alıyor.

  • Güneş ve rüzgâr: Teknolojiler açısından bakıldığında güneş PV’nin tek başına bugün ile 2030 arasında küresel yenilenebilir kapasite artışının %80’ini oluşturacağı; rüzgâr enerjisi büyüme oranının 2024 ile 2030 yılları arasında genişleme oranının 2017 ile 2023 yılları arasındaki döneme kıyasla iki katına çıkması bekleniyor. Rüzgâr ve güneş enerjisi, hâlihazırda neredeyse her ülkede yeni elektrik üretimi için en ucuz seçenekler olarak görülüyor.

Genel olarak, yenilenebilir elektrikteki büyümenin öncülüğünde, 2023 yılında %13 olan yenilenebilir enerji kaynaklarının nihai enerji tüketimindeki payının 2030 yılına kadar yaklaşık %20’ye yükseleceği tahmin ediliyor. Buna paralel olarak elektrifikasyonu zor olan sektörlerin karbonsuzlaştırılması için özel politika desteğine ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.

Uluslararası iklim hedeflerine ulaşmak için sadece yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılmasının hızlandırılması değil; aynı zamanda sürdürülebilir biyoyakıtlar, biyogazlar, hidrojen ve e-yakıtların benimsenmesinin de önemli ölçüde hızlandırılması gerekiyor. Bu yakıtlar fosil muadillerine göre daha pahalı olduğu için 2030 yılında küresel enerjideki paylarının %6’nın altında kalması bekleniyor.

Güneş PV üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar hem Hindistan hem de ABD’de üç katına çıkacağı ve küresel çeşitlendirmeye yardımcı olacağı tahmin ediliyor. Ancak ABD’de güneş panelleri üretmenin maliyeti Çin’de maliyetin üç katına, Hindistan’daki maliyetin ise iki katına ulaşıyor. Rapora göre, politika yapıcılar, istihdam yaratma ve enerji güvenliği gibi temel öncelikleri tartarak, yerel üretimin ek maliyetleri ve faydaları arasında nasıl bir denge kuracaklarını düşünmeli.

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:

  • SEFiA olarak geçtiğimiz iki hafta boyunca, Türkiye’de Sosyal ve Ekonomik Uyumu Teşvik Etmek için Özel Sektörün Güçlendirilmesi (FOSTER) Projesi kapsamında, “Sürdürülebilirlik Finansmanı Eğitimi”nin yürütücülüğünü üstlendik.

  • Birleşik Krallık’ta kömürden elektrik üretimi sona eriyor

  • COP29 takvimi ve tematik günleri belli oldu.

  • Yenilenebilir enerji sektöründe istihdam 2023 yıllında %18,2 arttı.

Benzer Yazılar