Bugün, 2 Haziran 2025.
Bu sayıda Türkiye Elektrik Sanayi Birliği (TESAB) tarafından hazırlanan, Yeşil Dönüşüm Sürecinde Adil Geçiş: Dünyada Politikalar ve Türkiye için Öneriler başlıklı raporu inceliyoruz.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Keyifli okumalar,
4 milyar insan (dünya nüfusunun neredeyse yarısı), Mayıs 2024 – Mayıs 2025 döneminde yaşadıkları bölgelerde, daha uzun süren sıcak hava dalgaları nedeniyle, tarihsel olarak gözlemlenen ortalama sıcaklıkların üzerinde fazladan en az 30 aşırı sıcak gün geçirdi. İklim değişikliği sonucunda 195 ülke ve bölgede aşırı sıcak günlerin sayısı en az iki katına çıktı. Son bir yılda yaşanan 67 büyük sıcak hava olayının tamamı, iklim değişikliği nedeniyle daha olası hâle geldi.
Öte yandan: Tropikal ormanların kaybı, geçtiğimiz yıl 6,7 milyon hektara (16,6 milyon dönüm) ulaştı. Bu, 2023 yılına kıyasla %80’lik bir artış ve yaklaşık olarak Panama büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor. Söz konusu kayıpların başlıca nedeni olarak Brezilya’nın, yağmur ormanlarında kaydedilen en kötü kuraklık ortasında, Amazon’daki yangınları kontrol altına almakta zorlanması gösteriliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı yeni rapor, kritik minerallerin özellikle işleme ve rafinaj süreçlerinin birkaç ülkede yoğunlaşmış olduğunu gösteriyor. Öte yandan enerji dönüşümünde kullanılan stratejik minerallerin %55’i şu anda bir tür ihracat kontrolüne tabi ve bu kısıtlamaların kapsamı işleme teknolojilerini de içerecek şekilde genişliyor.
Tedarik güvenliği riski: Kritik mineral piyasaları, 2021 ve 2022’de görülen zirvelerden oldukça düşük fiyatlarla iyi tedarik edilmiş gibi görünse de belirli ülkelerde yoğunlaşan arz yoğunluğunun ve ihracat kısıtlamalarının tedarik güvenliği riskini artırdığı belirtiliyor.
Hangi ülkeler? Çin, 20 kritik mineralin 19’unda en büyük rafinaj kapasitesine sahip ülke ve ortalama %70’lik pazar payına sahip. Raporda incelenen minerallerden sadece nikelde, Endonezya’nın pazar payı yaklaşık %50 ile Çin’e göre daha yüksek seviyede bulunuyor.
Büyük çelik üreticileri, başta Hindistan ve Çin olmak üzere, yılda 303 milyon metrik tonluk yeni yüksek emisyonlu yüksek fırın kapasitesi geliştiriyor ve bu kapasitenin 2030 yılına kadar üretimin büyük çoğunluğunu oluşturacağı (2 milyar tonu aşacağı) tahmin ediliyor. Daha temiz bir üretim için gerekli elektrik ark ocağı teknolojisinin 2030 yılına kadar %24 artması beklenirken, yüksek fırın kapasitesinin %7 artarak toplam küresel üretimin %64’ünü oluşturacağı belirtiliyor.
Neden önemli?: Küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %11’i çelik sektöründen kaynaklanıyor. Geliştirilmekte olan tüm yeni kömür bazlı yüksek fırın kapasitesinin %57’sini Hindistan oluşturuyor.
Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) yeni çalışmasına göre, işverenlerin %71,8’i yeşil dönüşüm uygulamalarını hiç kullanmadığını belirtirken, yalnızca %0,3’ü bu uygulamaları yüksek düzeyde hayata geçirdiklerini ifade ediyor.
Ayrıntılar: İşletmelerin yalnızca %22,7’si su tasarrufuna yönelik önlemler alırken, %19’u geri dönüşüm, %11,8’i ise atık ayrıştırma uygulamaları yürütüyor. Ancak enerji verimli bina inşası gibi ileri düzey yeşil dönüşüm uygulamalarını hayata geçiren işletmelerin oranı sadece %4,6.
Öneriler: İŞKUR, dönüşüm sürecinin yaygınlaştırılması için kamu-özel sektör iş birliğinde eğitim programları düzenlenmesini, politika yapıcıların işletmelere hem yükümlülük hem de destek sağlamasını ve eğitim müfredatının yeşil dönüşüm ekseninde güncellenmesini öneriyor.
Türkiye elektrik Sanayi Birliği (TESAB) tarafından hazırlanan, Yeşil Dönüşüm Sürecinde Adil Geçiş: Dünyada Politikalar ve Türkiye için Öneriler başlıklı rapor yayımlandı. Raporda, adil geçiş kavramı Türkiye ve dünya örnekleri üstünden inceleniyor.
Raporda adil geçişin tarihsel gelişimi ve hukuki etkileri ele alındıktan sonra, Türkiye’deki mevcut durum analiz edilerek Türkiye’nin kendine özgü koşulları ve ihtiyaçları doğrultusunda atması gereken adımlar ortaya konuluyor ve potansiyel çözüm önerileri sunuluyor. Farklı coğrafyalardan seçilmiş 27 ülkedeki adil geçiş uygulamaları detaylı bir şekilde inceleniyor ve Türkiye için ilham kaynağı olabilecek iyi uygulamalar, tecrübeler aktarılıyor. Özetle rapor, çeşitli alanlarda öneriler sunarak, sürdürülebilir bir geleceğe yönelik yol haritası çizmeyi amaçlıyor.
Türkiye için öneriler
Raporda Türkiye’nin iklim değişikliğiyle etkin bir şekilde mücadele etmesi için toplumsal dönüşümü adalet temelinde gerçekleştirmesi ve adil geçişin sürdürülebilirlik merkezli kurgulanmasının son derece faydalı olacağı düşünülüyor. Bu kurgunun Türkiye’nin Yenilenebilir Enerjide 2035 Yol Haritası ve 2053 Net-Sıfır Hedefi gibi orta ve uzun vadeli hedeflerinin hayata geçirilmesi açısından da önemli ulusal kazanımlar sağlayacağına inanılıyor.
Bu kapsamda dört başlıkta sunulan önerileri aşağıdaki gibi özetlemek mümkün:
Hukuki öneriler: Adil geçişi destekleyecek mekanizmaların oluşturulması ve 2026’da hazırlanacak Ulusal Adil Geçiş Stratejisi’ne bu unsurların dahil edilmesi gereklidir. Ayrıca, bir adil geçiş fonu oluşturulmalı ve bu fonun kullanımına dair yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Finansal öneriler: Karbon ve çevre vergileri, emisyon ticaret gelirleri gibi kaynaklarla desteklenecek bir Adil Geçiş Fonu kurulmalıdır. Yeşil teknolojilere yönelik yatırımlar teşvik edilmeli, uluslararası iklim finansmanına erişim sağlanmalı ve uzun vadeli bir kamu-yatırım stratejisi geliştirilmelidir.
Teknik öneriler: Endüstride teknoloji dönüşümü sağlanmalı, iş gücünün çağın gerektirdiği niteliklerle donatılması için mesleki eğitim olanakları artırılmalıdır.
Sosyal öneriler: Dönüşümden en çok etkilenecek gruplar (işçiler, dar gelirli kesimler, enerji yoksulluğu yaşayanlar) maddi desteklerin yanı sıra yeniden istihdam ve eğitim programlarıyla desteklenmelidir. Sosyal kapsayıcılık ve toplumun sürece katılımı, adil geçişin başarısı için kritik önemdedir. Ayrıca, sanayi ve meslek odalarıyla iş birliği içinde istihdam kırılganlıklarına karşı mikro çözümler geliştirilmeli; AR-GE ve inovasyon yatırımları ile kamu, özel sektör ve üniversiteler arasında iş birliği güçlendirilmelidir. Sosyal koruma mekanizmaları, dönüşüm sürecinin olumsuz etkilerini hafifletmede kilit rol oynamaktadır.
SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz.