Bugün, 17 Şubat 2025.
SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…
Bu sayıda WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), TÜSİAD ve UN Global Compact Türkiye’nin iş birliğiyle hayata geçirilen İklim Eylemi ve Ötesi Platformu’nun (TRAction) Ankara’da gerçekleşen kamu kurumlarıyla istişare toplantısını inceliyoruz.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Keyifli okumalar,
BloombergNEF (BNEF) tarafından yayımlanan “Enerji Geçiş Yatırım Trendleri” raporuna göre, küresel enerji dönüşümüne yapılan yatırımlar 2024 yılında rekor seviyeye ulaşarak 2,1 trilyon doları aştı. Ancak önceki yıllara kıyasla büyüme hızı yavaşladı.
Çin ve diğerleri: En büyük yatırım artışı Çin’de yaşanırken, 818 milyar dolarlık yatırım yapan Çin, ABD, Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’yi geride bıraktı. Küresel büyümenin üçte ikisi Çin kaynaklı olurken, ABD’de yatırım 338 milyar dolarla sabit kaldı. AB ve Birleşik Krallık ise sırasıyla 381 milyar dolar ve 65,3 milyar dolarla düşüş yaşadı.
Yatırım kalemleri: 2024’te en büyük yatırım kalemi 757 milyar dolarla elektrikli ulaşım oldu. Bunu, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi kaynakları kapsayan yenilenebilir enerji yatırımları 728 milyar dolarla takip etti. Elektrik şebekelerine yapılan yatırımlar ise 390 milyar dolar olarak kaydedildi.
Hedefler: BNEF, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmak için yıllık 5,6 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulduğunu vurgularken, mevcut seviyeler bu hedefin yalnızca %37’sini karşılıyor. Çin’in bu hedefe en yakın ülke olduğu belirtilirken, onu Almanya ve Birleşik Krallık takip ediyor.
Global Energy Monitor’un (GEM) yeni raporuna göre, dünyada geliştirilmekte olan rüzgâr ve güneş enerjisi projelerinin toplam kapasitesi 6.2 TW’a ulaştı. Bu rakam, küresel yenilenebilir enerji dönüşümü için olumlu bir gösterge olsa da, zengin ülkelerin bu büyümeye yeterince katkı sağlamadığı vurgulanıyor. Rapor, gelişmiş ekonomilerin net sıfır hedeflerine ulaşabilmeleri için 2030’a kadar mevcut yenilenebilir enerji kapasitesini dört katına çıkarmaları gerektiğini ortaya koyuyor.
G7 ülkeleri: ABD, AB ve Japonya gibi zengin ülkeler, planlanan kapasite artışında geride kalıyor. Özellikle, gelişen ekonomilerde yenilenebilir enerji projeleri hızla büyürken, G7 ülkeleri planlanan projelerde yavaş ilerliyor.
Çin: Yenilenebilir enerji projelerinde en büyük payın Çin’e ait olduğu görülüyor. Çin, 3.5 TW’lık gelişme aşamasındaki rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesiyle lider konumda bulunuyor.
Aralarında Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği’nin de bulunduğu dünyanın en büyük kirleticilerinin çoğu, Birleşmiş Milletler’in yeni iklim hedefleri belirlenmesi için verdiği son tarihi kaçırdı.
Bir adım geriden: Paris Anlaşması’na imza atan yaklaşık 200 ülke, 2035 yılına kadar emisyonlarını nasıl azaltmayı planladıklarını belirleyen yeni Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) 10 Şubat’a kadar BM’ye sunmalıydı.
ABD: Yeni iklim planlarını açıklayan büyük ekonomiler arasında ABD, İngiltere, Brezilya, Japonya ve Kanada yer alıyor ancak Trump’ın ABD’nin Biden dönemi katkısını iptal etmesi bekleniyor. Trump, geçen ay ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekileceğini duyurdu ve federal temiz enerji harcamalarının bir kısmını duraklattı.
Çin’in 2024 yılında 94,5 gigawatt kömürlü termik santral inşaatına başladığı belirtiliyor. Bahsi geçen kapasite, 2015 yılından bu yana en yüksek yeni inşa hacmi anlamına geliyor.
Bir adım geriden: Dünyanın en büyük kömür tüketicisi Çin, 2021-2025 döneminde kömür üretimini kontrol etmeyi taahhüt etmişti. Fakat elektrik kesintisi endişeleri 2023’ten bu yana yeni kömür projelerinde artışa yol açtı.
Güneş enerjisi: Çin ayrıca geçen yıl 356 GW rüzgâr ve güneş enerjisini devreye alarak, 2030 hedefi olan 1.200 GW yenilenebilir kapasiteye planlanandan altı yıl önce ulaştı.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Sürecinde Yenilenebilir Hidrojen: Öncelikli Uygulama Alanları ve Politika Önerileri” raporunu yayımladı. Çalışmada, Türkiye ekonomisinin karbonsuzlaşmasında önemli bir rol oynaması beklenen yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin sektörel kullanım alanları incelendi.
Değerlendirme: Türkiye’de kısa vadede gübre, demir-çelik, rafineriler dahil kimya ve petrokimya sektörlerinde yenilenebilir hidrojenin önceliklendirilebileceği değerlendiriliyor. 2025-2053 yılları arasında enerji yoğun son kullanım sektörlerinde yenilenebilir hidrojen kullanımıyla kümülatif faydanın 130 milyar dolar olması öngörülüyor. Yenilenebilir hidrojen sayesinde toplam 1.025 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı sağlanabileceği hesaplanıyor.
Türkiye’de rüzgâr ve güneş santrallerinin elektrik üretimindeki payı, 2024’te %18,2’ye ulaşırken, ithal kömürle çalışan termik santraller, elektrik üretiminde en çok paya sahip birincil enerji kaynağı oldu.2024 yılında Türkiye’de elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı arttı, kömür ve gazın payı ise düştü. Gerilemeye rağmen ithal kömürle çalışan santraller elektrik üretiminde en çok paya sahip kaynak olma özelliğini bu yıl da korudu. Türkiye’de üretilen elektriğin %22’si ithal kömürle çalışan termik santrallerde üretildi.
Yenilenebilir enerji: Elektrik üretiminin 343 milyar kilovatsaate çıktığı 2024 yılında, hidroelektrik santrallar da hesaba katılırsa yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı %45’i geçti. Bir yıl önce bu oran %42’ydi. Hidroelektrik santralların payı %21,3’e ulaşırken, rüzgârın payı 10,7, güneşin payı ise 7,5 oldu.
Santraller: İklim krizine neden olan fosil yakıtlı santrallerin elektrik üretimindeki payları ise az da olsa geriledi. Kömürlü termik santrallerin elektrik üretimine katkısı %35,1’de kalırken, gaz santrallarının payı da %19’un altına düştü. Böylece kömürlü termik santralların yükseliş eğilimi son buldu.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), TÜSİAD ve UN Global Compact Türkiye’nin iş birliğiyle hayata geçirilen İklim Eylemi ve Ötesi Platformu’nun (TRAction) kamu kurumlarıyla istişare toplantısı, TÜSİAD Ankara Temsilciliği’nde gerçekleşti.
TRAction nedir? Kısaca TRAction adı verilen proje, net sıfır ve doğa pozitif küresel amaçlarına giden yolda ülkemiz iş dünyası ve sivil toplumunun Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumu için teknik kapasitelerini, sektörler ve kurumlar arası işbirliği olanaklarını ve kamu paydaşlarıyla olan diyaloglarını güçlendirmeyi hedefliyor. Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na (AYM) Yönelik Sivil Toplum Eylemi hibe programı kapsamında finanse edilen proje, ülkemizdeki iklim ve doğa eylemine bilim temelli yeni bir açılım getirmeyi amaçlıyor. Proje lansmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Toplantı; kamu kurumlarının temsilcilerini ve TRAction üyelerini Bilim Temelli Hedefler (science-based targets) hakkında bilgilendirmek, kamu ile iş dünyası arasında Türkiye’de bu hedeflerin benimsenmesi ve yaygınlaşması için gerekli unsurların ele alınacağı işbirliği ortamının temelini atmak, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın önemini ve mutabakatın Bilim Temelli Hedefler’le nasıl örtüştüğünü vurgulamayı amaçladı. Ayrıca etkinlikte özel sektörde emisyon azaltımını hızlandırma ve net sıfır uyumunu kolaylaştırma potansiyeline sahip yaklaşımlar hakkında değerlendirmelerde de bulunuldu.
Toplantıda uzmanlar, Bilim Temelli Hedefler’in yaygınlaştırılması, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyum sağlama yolunda atılacak adımlar ve iş dünyasının iklim hedeflerine nasıl katkı sağlayabileceği üzerine sunumlar gerçekleştirdi. Sunumların ardından toplantının soru ve cevaplar bölümünde katılımcılarla fikir alışverişinde bulunuldu. Katılımcılarla birlikte Türkiye’de Bilim Temelli Hedefler’in yaygınlaşması için gerekli koşullar ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iş dünyası, sivil toplum ve kamu arasındaki işbirliğinin nasıl güçlendirilebileceği ele alındı.
Toplantıya dair tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz.