Kasım ayı boyunca iklim gündeminin odağında, 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP 27) olacak.
Bu sayıda, COP 27 gündemini ve “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Ulusal Katkı Beyanları Sentez Raporu” çıktılarını inceleyeceğiz.
İklim değişikliği konusunda çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, COP 27 öncesinde uyarmaya devam ediyor: 2030’a kadar en az %35 mutlak azaltım!
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP), Paris iklim hedefleri ile gerçek emisyon azaltımları arasındaki farkı yıllık olarak değerlendiren, Emisyon Açığı 2022 raporuna göre; iklim taahhütleri, dünyayı bu yüzyılın sonuna kadar 2,4 – 2,6°C’lik sıcaklık artışıyla karşı karşıya bırakıyor.
- Yetersiz taahhütler: Geçtiğimiz yıl Glasgow’da düzenlenen COP 26’dan bu yana güncellenen taahhütler, 2030 yılı için öngörülen sera gazı emisyonlarının yalnızca %1’inden daha az emisyon azaltımına işaret ediyor. Oysa küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlandırılması için %45’lik bir emisyon azaltımına ihtiyaç var.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı Dünya Enerji Görünümü 2022 raporunda, fosil yakıtların her birine yönelik küresel talep 2021’de ilk kez zirveye ulaşıyor veya durağanlık gösteriyor.
- Net sıfır senaryosu: 2050’ye kadar “net sıfır” senaryosunu gerçekleştirmek için, 2021’de 1,3 trilyon dolar olan yıllık temiz enerji yatırımlarının 2030’da yaklaşık 4 trilyon dolara ulaşması gerekiyor.
- Fosil yakıtlar ve enerji krizi: Kömür kullanımındaki artışların geçici olması ve mevcut kriz aşıldıkça kömürün yerini yenilenebilir enerji kaynaklarına bırakması bekleniyor. Yeni fosil yakıt projelerinin ise enerji krizini çözmeyeceği vurgulanıyor.
Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2022 Raporu iklim değişikliğinin, yakın vadede gıda güvenliğinin düşük mahsul verimi ve kuraklık gibi her aşamasını etkilediğini gösteriyor.
- İnsan sağlığı yok sayılıyor: İncelenen ülkelerin %80’i sadece 2021 yılında 400 milyar dolar tutarında fosil yakıt sübvansiyonu sağlıyor. Bu sübvansiyonlar, 31 ülkede ulusal sağlık harcamalarının %10’unu, 5 ülkede ise %100’ünü aşıyor.
- Petrol şirketleri: En büyük 15 petrol ve gaz şirketinin mevcut stratejileri, sera gazı üretimlerinin 1,5°C’lik ısınmayla uyumlu emisyon paylarını 2030 yılında %37, 2040 yılında ise %103 oranında aşmasına yol açacak.
OpenDemocracy, Mısır da düzenlenecek COP 27’nin iletişim sürecini yöneten “Hill+Knowlton Strategies” isimli ABD merkezli halkla ilişkiler firmasının büyük petrol şirketleri için çalıştığını ve onlar adına yeşil badana yaptığını duyurdu.
- Öte yandan: Hill+Knowlton’ın müşterileri arasında, dört yıl üst üste dünyanın en kötü kurumsal plastik kirleticisi ilan edilmesine rağmen, tartışmalı bir şekilde konferansın sponsoru olan Coca-Cola da yer alıyor.
COP 27 gündemi
İlki 1995’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP – Conference of Parties), 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın El-Şeyh kentinde düzenlenecek. Bu yıl 27. si düzenlenecek olan konferansta, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) taraf tüm ülkeler bir araya gelecek.
- COP 27 neden önemli? Taraflar Konferansı, iklim değişikliği ve sonuçlarının küresel düzeyde katılımla –dünya liderleri, uzmanlar, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve medya– ele alındığı bir etkinlik olması ve ülkeleri bir arada hareket etmeye yönlendirmesi bakımından önem taşıyor.
- Hedef: Geçtiğimiz yıl Glasgow’da düzenlenen COP 26’dan bu yana yaşanan iklim krizi kaynaklı felaketler –kuraklık, kasırgalar ve yoğun sıcaklık– 1,5ºC hedefine bağlı kalmanın ve acil önlemleri derhâl uygulamaya geçirmenin önemini tekrar hatırlatıyor. COP 27’de, verilen taahhütlerin güçlendirilmesi ve bir an önce eyleme dönüştürülmesi hedefleniyor.
- Afrika’nın COP’u: COP 27 , Mısır’da düzenlenmesi ve iklim felaketlerinden en çok etkilenen ülkelerin de bu kıtada yer almasından dolayı “Afrika COP”u olarak adlandırılıyor ve ele alınacak konuların bölgenin, gelişmekte olan ülkelerin hassasiyetlerini yansıtması bekleniyor. Bugün Doğu Afrika’da 17 milyon insan, iklim kriziyle bağlantılı, gıda güvencesizliği ile karşı karşıya.
Konferansın odağında 3 ana konu var: Emisyonların azaltımı, ülkelerin iklim değişikliğine karşı hazırlıklarının desteklenmesi ve gelişmekte olan ülkelere bu konuda sağlanan teknik-finansal desteğin güvence altına alınması. Cinsiyet, biyoçeşitlilik ve tarım gibi konular da konferansın diğer tematik tartışma başlıkları arasında yer alıyor.
“Kayıp-hasar finansmanı” ve “emisyon azaltım” tartışması
Gelişmiş ülkelerin endüstriyel faaliyetleri sonucu sıcaklık artışlarına neden olması ve buna dair mali sorumluklarını kabul etmemeleri ya da bu değişimden etkilenmeye açık savunmasız ülkelere tazminat teklif etmeye isteksiz olmalarına dayanan “kayıp-hasar finansmanı”, iklim adaletiyle birlikte öne çıkan, önemli bir tartışma olarak hâlâ masada.
- Gelişmiş ülkeler , 2009’da verdikleri, 2020’de başlamak üzere iklim krizi karşısında kırılgan ülkelere yıllık 100 milyar dolar sağlama sözünü hâlâ yerine getiremedi. Söz konusu hedef, son olarak 2023’e ertelendi.
Gelişmekte olan ülkeler, finansman konusundaki taleplerini dile getirmeyi sürdürse de tartışmanın zemini, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ABD-Çin arasındaki gergin ilişkiler neticesinde daha da kayganlaşmış durumda. Bu noktada, gelişmiş ülkelerin beklentisi de Çin, Hindistan, Brezilya gibi büyük endüstriyel aktörlerin kömürden çıkması yönünde yoğunlaşıyor.
Öte yandan, COP 26’nın en önemli çıktıları arasında, iklim değişikliğine karşı verilen taahhütlerin yeterli olmadığı ve geliştirilmesi gerektiği yer alıyordu. Fakat; COP 26’dan bu yana, 193 ülkeden ülkeden yalnızca 24’ü güncellenmiş taahhütlerini sunmuş durumda. Ulusal Katkı Beyanlarının büyük kısmı da iklim değişikliğine katkısı görece daha az olan ülkelerden geliyor.
- Küresel emisyonların %80’inden G20 ülkeleri sorumlu ve Birleşmiş Milletler Sentez Raporu’nun da gösterdiği üzere mevcut taahhütler her ne kadar daha güçlü gözükse de iddialı bir eylem planını henüz ortaya koymuyor.
- Climate Action Tracker’a göre, Paris Anlaşması taraflarının mevcut taahhütleri, küresel ısınmayı, 2.3ºC ile sınırlayacak gibi gözüküyor. Oysa Paris Anlaşması’nın kırmızı çizgi hedefi, 2ºC.
“Uyum finansmanı”
COP 26’da verilen taahhütlerden biri de ülkelerin emisyonlarını azaltmalarının ötesinde vatandaşlarını koruyabilmeleri için, gelişmiş ülkelerin en az iki kat uyum finansmanı sağlanması ve küresel uyum hedefi konusunda çalışma programının başlatılmasıydı. Bu noktada odakta, daha fazla kuraklık ya da deniz seviyesinin yükselmesi riski taşıyan bölgeler ön plana çıkıyor. Çalışma programı kapsamında, bu bölgelerin iklim değişikliğine uyum için daha gelişkin bilgi ve araçlarla donatılması önceliklendiriliyor. Pek çok paydaşın bu taahhüdün arkasında durması, daha çok uyum finansmanı öngören tartışmaların COP 27’de gündeme geleceğine işaret olarak gösteriliyor.
Savaş bu süreci nasıl etkileyecek?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında enerji ve gıda fiyatlarındaki artışları tedarik zincirlerindeki problemler takip etti. Bu durum iklim hedeflerini tartışmaların merkezine koymuş gibi gözüküyor. Uzmanlar, Almanya gibi iklim hedeflerinde öncü ülkeler hedeflerini kısa süreli askıya almak zorunda kalmış gibi gözükse de savaşın getirdiği enerji krizi karşısında en atılacak en ucuz ve sürdürülebilir adımların yenilenebilir enerjiye geçişle mümkün olduğunu söylüyor. Bu nedenle de iklim politikalarının önümüzdeki dönemde hızlanarak devam etmesi bekleniyor.
Ulusal Katkı Beyanları iddialı eylemlerden uzak gözüküyor
“Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Ulusal Katkı Beyanları Sentez Raporu” yayımlandı. Raporda, Paris Anlaşması kapsamında 193 ülkenin iklim taahhütleri değerlendiriliyor. Mevcut taahhütlerin, yüzyılın sonuna kadar dünyayı 2,5°C’lik bir ısınma yoluna sokabileceğini belirtiliyor.
- Ulusal Katkı Beyanları nedir? Ulusal Katkı Beyanları, Paris Anlaşması kapsamında gerekli görülen, anlaşmaya taraf ülkelerin ulusal emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliği etkilerine uyum çabalarını somutlaştırdıkları belgelerdir.
- 39 yeni taraf: Bir önceki raporun yayımlanmasından bu yana, 24’ü COP 26’dan sonra olmak üzere, toplam 39 taraf yeni veya güncellenmiş beyanda bulundu. Raporun kapsadığı 166 beyan, 2019’daki küresel sera gazı emisyonlarının %94,9’unu (52,6 gigaton CO2 eşdeğeri) kapsıyor.
Öne çıkan bulgular
Tarafların %90’ı sayısallaştırılmış azaltım hedefleri sunarken; artan sayıda taraf da mutlak emisyon azaltım hedeflerine geçiyor. %74’ü sera gazı emisyonlarının 2025 ve/veya 2030’a kadar azaltma veya sınırlama taahhütlerini güçlendirirken; %50’si, uyum eylemlerinden ve/veya ekonomik çeşitlendirme planlarından kaynaklanan azaltım yan faydaları hakkında bilgi sağlıyor.
- Tarafların %46’sı ise hedeflerin uygulanmasında ulusal yasama, düzenleme ve planlama süreçlerinin de entegre edildiğini belirtiyor.
Geçen yılki analizde, öngörülen emisyonların 2030 yılına kadar –2010’a kıyasla– %13,7 oranında artacağı belirtiliyordu. Bu rakam, yeni raporda %10,6 ile sınırlı kalıyor.
- Beyanların %80’i, IPCC kılavuzlarında tanımlanan tüm sektörleri kapsıyor. Fakat sera gazı emisyonlarının ikinci en büyük kaynağı olan sanayide, diğer öncelikli alanlara kıyasla daha az sıklıkta tedbir tanımlanıyor.
Beyanlarda en çok belirtilen azaltım seçeneği olarak, yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının artırılması öne çıkıyor. Bu seçeneği belirten tarafların payı, bir önceki rapora kıyasla %59’dan %91’e yükselmiş durumda.
Belirsizlikler ve erteleme
Toplam sera gazı emisyonlarının 2025 yılında yaklaşık 53,4 gigaton CO2 ve 2030’da ise 52,4 gigaton CO2 eşdeğeri olacağı bekleniyor. 2025 tahminin, önceki tahminden %1,9 daha düşük olması, küresel emisyonların 2030’dan önce zirve yapma olasılığı olduğu biçiminde yorumlanıyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ise yüzyıl sonuna kadar sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamak için sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar –2019’a kıyasla– %43 oranında azaltılması gerektiğini söylüyor.
Fakat, Sentez Raporu, tarafların çoğunun taahhütlerini güçlendirdiğini gösterse de beklenilen emisyon azaltım ve düşüş eğiliminin gerisinde kalınıyor. Uzun vadeli stratejilerin zamanında uygulanması durumunda sera gazı emisyonları 2050’de –2019’a kıyasla– %68 daha düşük kalabilir. Raporda, beyanlardaki net sıfır hedeflerinin çoğunda belirsizlikler olduğu vurgulanırken kritik eylemlerin ertelendiğinin altı çiziliyor.
- AB’de 2035 sonrasında yeni benzinli ve dizel araç satışı olmayacak.
- Reuters araştırması, 2030’a kadar elektrikli araçlara 1,2 trilyon dolar harcanacağını gösteriyor.
- İklim değişikliği, en büyük su güçlerini nasıl etkiliyor?
- İklimpiyat Oyunları ile Türkiye’nin iklim hedefini destekle! Google Play ve Apple Store