Bu sayıda Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin (SEFiA) Türkiye’de henüz ticari uygulaması olmayan kömür gazlaştırma teknolojilerinin gerçekçiliğini iklim hedefleri bağlamında tartışmaya açan Enerji Üretimi ve Sanayide Kömür Gazlaştırmanın Yeri isimli yeni raporunu inceliyoruz. Rapor, özellikle kömür gazlaştırarak hidrojen üretmenin, kömürün kendisini yakmaktan çok daha fazla emisyona sebep olduğunu vurguluyor.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Keyifli okumalar,
- Hesaplamalar: Raporda her 0,1 derecelik ısınmanın ölümcül olacağı vurgulanıyor. Salınan her milyon ton karbon için dünya çapında 226 aşırı sıcaklığa bağlı ölüm yaşanacağı hesaplanıyor.
- Perspektif: Avrupa’daki aşırı hava olayları 2022’de 60 binden fazla insanın ölümüne neden olurken; ABD’de ise 2010-2022 yılları arasında sıcaklık kaynaklı ölümler %95 arttı.
- Neden önemli? Türkiye böylece Avrupa’da kömürden en çok elektrik üretimi yapan ikinci ülke oldu ve neredeyse Almanya’nın 121 TWh’lik değerini yakaladı.
- Ters istikametler: 2013 yılında kömürün elektrik üretimindeki payı hem AB hem de Türkiye’de yaklaşık olarak %25 seviyesindeyken; bugün bu pay AB’de %12’ye düşmüş, Türkiye’de ise %36’ya yükselmiş durumda.
- İthal kömür: Türkiye’de toplam elektrik üretimi içerisindeki ithal kömürün payı, tüm zamanların en yüksek değerlerine (%60) ulaştı. İthal kömüre 2023 yılında toplam 3,7 milyar dolar ödendi. Son 10 yılda ithal kömürden üretilen elektrik miktarı iki katına çıkarken, yerli kömürden elektrik üretimi ise %12 arttı.
- Neden önemli? Bu kapsamda yeşil dönüşümün sağlanması ve karbon salımının azaltılması için gereken politika adımları ve yatırım ihtiyacı ile teknoloji seçenekleri, sektör bazında yol haritaları altında raporlanıyo
r - Hedefler: Türkiye, 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda alüminyum sektöründe %75, çelik sektöründe %99, çimento sektöründe %93 oranında emisyon azaltımı, gübre sektöründe ise net sıfır emisyonu hedefliyor.
- Ayrıntılar: Söz konusu depolama alanları, Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaşan petrol ve doğalgaz sahalarından oluşuyor. Karadeniz Bölgesi’nde olduğu tahmin edilen akifer alanlarında çok daha yüksek bir jeolojik depolama kapasitesi olduğu belirtiliyor.
- Karbon yakalama teknolojilerinin geleceği: Raporda, bu sınırlı depolama potansiyeli altında; karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin ancak maliyetlerinin düştüğü durumda ve uzun vadede çimento ile demir-çelik sektörlerinin sera gazı salımlarının azaltılması için kullanılabileceği vurgulanıyor.
- SEFiA Blog: Geçtiğimiz hafta yayımladığımız blog yazımız, Zero Carbon Analytics tarafından yayımlanan “CCS’e daha yakından bir bakış: Sorunlar ve potansiyel” başlıklı değerlendirmeyi inceliyor; karbon yakalama teknolojilerinin geleceğindeki belirsizlikleri destekleyen güncel verileri bir araya getiriyor.
- Neler oldu? 2023 yılında ortalama bir günde, küresel okyanusun neredeyse üçte biri, hayati önem taşıyan ekosistemlere ve gıda sistemlerine zarar veren bir deniz sıcak dalgası tarafından ele geçirildi.
- Buz kaybı: Küresel referans buzul seti, hem Batı Kuzey Amerika hem de Avrupa’daki aşırı erimenin etkisiyle, 1950’den bu yana, kayıtlardaki en büyük buz kaybını yaşadı.
- Öte yandan: Söz konusu metan emisyonunu yaklaşık 80 milyon tonundan, yani küresel toplamın üçte ikisinden, ilk 10 ülke sorumlu.
- Maliyet: 1,5 derece hedefine ulaşılması için fosil yakıtlardan kaynaklanan metan emisyonlarının önümüzdeki 10 yılda %75 oranında azalması gerekiyor. Bu rakam, fosil yakıt endüstrisinin 2023 yılında elde ettiği gelirin %5’inden daha az.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Enerji Üretimi ve Sanayide Kömür Gazlaştırmanın Yeri başlıklı yeni raporuyla, kömür teknolojilerini iklim krizi perspektifiyle değerlendirmeye devam ediyor. Karbon yakalama teknolojileri ve küçük modüler reaktörler (SMRs) hakkında hazırladığı raporlarda olduğu gibi, kömür gazlaştırma teknolojilerinin gerçekçiliğini iklim hedefleri bağlamında tartışmaya açıyor.
Raporda, dünyada uzun bir geçmişe sahip olan kömür gazlaştırma teknolojisinin en çok enerji üretimi ve sanayide kimyasal madde üretiminde kullanıldığı belirtilirken, Türkiye’de henüz ticari uygulaması olmayan bu teknolojinin kömürün kendisini yakmaktan çok daha fazla emisyona sebep olduğu vurgulanıyor.
Rapora göre, enerji bağımlılığını azaltmada önemli ve temiz bir girişim olarak sunulan gazlaştırma, aslında enerji verimsiz, su ve karbonu yoğun olarak tüketen ve gaz-petrol fiyatlarındaki değişimler nedeniyle ekonomik olarak sürdürülebilir olmaktan uzak bir yöntem. Küresel olarak hükümetlerin 2050 yılına kadar petrol ve gaz üretimlerini 2020 seviyelerine kıyasla dörtte üç oranında azaltması gerektiğini hatırlatan rapor, hidrojen üretiminde kullanılan kömür gazlaştırma ve elektrik üretimi için kullanılan yeraltı kömür gazlaştırma teknolojilerini mercek altına alıyor. Kömür projelerinin ekonomisine dair yakın geçmişte öne çıkan muhtelif örnekler sunuyor.
Kömür gazlaştırma çevreci bir yöntem mi?
- Hidrojen üretiminde kömür gazlaştırma: Yoğun olarak sanayide kullanılan hidrojenin %98’i, küresel olarak fosil yakıtlardan üretilirken; %76’sı doğalgazdan, %22’si kömür gazlaştırma ve %2’si elektroliz yoluyla elde ediliyor. 2022 yılında yapılan bir araştırma, linyit gazlaştırarak hidrojen üretmenin, eşdeğer miktarda enerji üretmek için linyiti doğrudan yakmaktan %70 daha fazla emisyon yoğunluğuna sahip olduğunu ortaya koyuyor. Hidrojen üretiminin yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlanması durumunda ise, emisyonların yılda 1,8 milyon ton azalacağı hesaplanıyor. Bu miktar 350 bin benzinli aracın sebep olduğu emisyona eşdeğer.
- Elektrik üretiminde yeraltı kömür gazlaştırma: Yeraltı kömür gazlaştırma geleneksel elektrik üretiminden daha temiz bir üretim sunsa da yenilenebilir çözümlerin oldukça gerisinde kalıyor. Bu uygulamalar çevredeki yeraltı suyunun ciddi şekilde kirlenmesine ve yüzey çökmesine yol açıyor. Öne çıkan en büyük tehlikelerden biri, sıvı veya gaz formundaki kirletici maddelerin gazlaştırma boşluğundan, çevredeki yeraltı suyuna karışması. Ayrıca, sistemin geleceğinin karbon yakalama teknolojileri ile birlikte değerlendirilmesi, bu teknolojinin uzun vadeli geleceğini tartışmaya açık hâle getiriyor.
- Kömür projelerinin ekonomisi: Yakın dönemdeki kömür gazlaştırma projeleri Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya ve Güney Afrika’da yükselen proje maliyetleri nedeniyle rafa kaldırılıyor. Hükümetlerin sağladığı sübvansiyonlara karşılık yapılan maliyet analizleri sonucunda zarar edileceği anlaşılan tesislerin faaliyetlerine son veriliyor. Kömür projeleri finansman bulmakta zorlanırken firmalar finans alanında da değer kaybediyor.
SEFiA Analisti Taylan Kurt, özellikle Türkiye’deki temiz kömür teknolojilerine yönelik Ar-Ge çalışmalarına dikkat çekiyor: “Türkiye, alım garantileriyle ve yerli kullanımını teşvik ederek kömür kurulu gücünü artırmayı öngörüyor. Böylece enerji açığının kapatılması ve enerji güvenliğinin sağlanması hedefleniyor. Linyit başta olmak üzere işlenebilir rezervlerin işletilebilir hâle gelmesi bekleniyor. Temiz kömür teknolojilerinin kullanımı da bu bağlamda, kömürden daha verimli ve ucuz biçimde faydalanılması argümanıyla açıklanıyor. Fakat net sıfır hedefi bulunan Türkiye’nin, kömürden çıkış tartışmalarının dışında pozisyon alarak kömür kapasitesini artırmaya çalışması, 2053 net sıfır hedefi ile çelişki oluşturuyor.”
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, Kömür gazlaştırma teknolojilerinin tıpkı karbon yakalama ve depolama teknolojilerinde olduğu gibi, gelişen güneş ve rüzgar teknolojileri karşısında rekabetçiliğini kaybeden kömürün birincil enerji tüketimindeki yerini koruyabilmek amacıyla iklim krizi karşısında bir çözüm olarak savunulduğunu ancak Türkiye’yi daha savunmasız hala getirdiğini belirtiyor: “Ekonomik sürdürülebilirliği ve iklim-çevre etkileri bağlamında güvenilirliği bilimsel açıdan sorgulanan kömür gazlaştırma teknolojileri, Türkiye’de de yerli linyit kaynaklarının kullanımına bir alan açma amacıyla gündeme getiriliyor. Oysa, gerek teknolojik gerek ticari anlamda hızlı biçimde yol kat etmiş, rüzgâr ve güneş gibi temiz kaynakların kullanımını önceliklendirerek, fosil yakıt payını daha erken aşamada azaltmak mümkün. Geleceği ve güvenilirliği belirsiz, ticari uygulamaları sınırlı olan ve fosil yakıt bağımlılığını artıran karbon yakalama ve kömür gazlaştırma gibi teknolojileri Türkiye’de uygulamaktaki ısrar, iklim aciliyeti karşısında Türkiye’yi daha savunmasız hâle getiriyor.”
- İklim ve çevre STK’ları, Nükleer Enerji Zirvesi’ni takip etti.
- Çin Hükümeti, 2025 enerji verimliliği hedefinden uzaklaşıyor.
- Yeni nükleer enerji santrali tasarımları teknolojinin temel sorunu olan tehlikeli nükleer atık sorununu çözmüyor.