İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #27: Net sıfır hedefine ulaşılması için çok daha cesur adımların atılması gerekiyor

Bu sayıda, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) hafta içinde yayınlanacak olan Dünya Enerji Görünümü öncesinde geçtiğimiz ay güncellenen Net Sıfır Yol Haritası’nı inceliyoruz.

  • Rapor, 2050 yılına kadar temel temiz enerji teknolojilerindeki gelişim ile net sıfır emisyona ulaşmak ve küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak mümkün gözükse de; birçok alanda ivmenin hızla artması gerektiğini gösteriyor.

Global Energy Monitor tarafından yayımlanan yeni rapora göre, 2035’ten önce faaliyeti sona erebilecek kömür madenlerinde yaklaşık yarım milyon işçi çalışıyor. Madenlerin kapanması, günde ortalama 100 işçinin işini kaybetmesi anlamına geliyor.

  • Türkiye: Türkiye’de ise yaklaşık 2 bin işçi 2050 yılına kadar işsizlikle karşı karşıya kalacak. Ancak yaklaşık 12 bin maden işçisi de ömrü bilinmeyen madenlerde çalıştığı için bu sayının daha da artabileceği belirtiliyor.
  • Adil çıkış: Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı’nın (CAN Europe) hazırladığı raporda, Türkiye’de kömür sektörünün toplam istihdam içindeki payının binde 2’den daha az olduğuna dikkat çekilerek, insana yakışır işler için yeşil sektörlere yapılacak yatırımlarla kimsenin işsiz kalmayacağı ortaya konuluyor.

Yıllık güneş enerjisi kurulumlarının 2022’de 78 GW’tan 2027’de 155 GW’a çıkarak ikiye katlanması ve dünya çapındaki toplam rüzgâr kapasitesinin sadece beş yıl içinde 1.500 GW’ın üzerine çıkması bekleniyor.

  • İstihdam: Beş yıllık tahmin dönemi boyunca inşaat, kurulum, işletme ve bakım için gerekli rüzgâr teknisyenlerinin sayısında %17’lik (574 bin kişi) bir artış öngörülüyor. Bu ek istihdamın neredeyse %43’ünün sektöre yeni katılacağı ortaya konuyor.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin iklim bakanları, COP28’de karbon tutma teknolojisine sahip olmayan fosil yakıtlardan aşamalı çıkış için çağrı yapılmasını, oybirliğiyle kabul etti.

  • Ne anlama geliyor? Bu durum, ülkelerin kömür, gaz ve petrol yakmaya devam etmeleri için bir pencere bırakıyor. Ancak karbon yakalama teknolojilerinin sınırlı ölçekte mevcut olduğu ve esas olarak emisyon azaltımının zor olduğu sektörlerde kullanılacağı kaydediliyor.
  • Karbon yakalama teknolojileri: SEFiA’nın değerlendirmesi, karbon yakalama teknolojilerinin iklim dostu olmaktan ziyade daha fazla petrol ve gaz üretmek amacıyla kullanıldığını vurguluyor. Son 50 yılda yakalanan karbondioksit miktarının %80-90’ının (>240 milyon ton) geliştirilmiş petrol üretimi faaliyetleri ile daha fazla petrol çıkarmak amacıyla yeniden değerlendirildiği belirtiliyor.

Sigorta ve reasürans şirketi Lloyd’s of London’ın araştırması, iklim krizi kaynaklı aşırı hava olaylarının artması durumunda küresel ekonomik kayıpların 5 trilyon dolara ulaşabileceğini ortaya koyuyor.

  • Senaryo: Çalışmada modellenen üç senaryo (büyük, şiddetli ve aşırı) genelinde ağırlıklı ortalama kayıp, beş yıl boyunca 5 trilyon dolardı. Bu rakam maliyeti en düşük şiddet senaryosunda 3 trilyon dolara gerilerken, en uç senaryoda 17,6 trilyon dolara ulaştı.
  • Bölgesel modeller: Aşırı hava olayları Karayipler’de yoğunlaşırsa, bölge beş yıl içinde milli gelirinin %19’unu kaybedebilir.
  • Perspektif: Aşırı hava olaylarının 2000’den 2019’a kadarki dönemde en az 2,8 trilyon dolarlık hasara neden olduğu belirtiliyor. Aynı dönemde yılda ortalama 140 milyar dolarlık hasar yaşanırken; 2022’de maliyet 280 milyar dolara ulaşıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) yayınladığı rapora göre son 30 yılda meydana gelen afetler nedeniyle tahmini olarak 3,8 trilyon dolarlık tarım ve hayvancılık ürünü kaybedildi.

  • Ne anlama geliyor? Bu kayıp, yıllık küresel tarımsal gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) %5’i olan bir kayba karşılık geliyor.
  • Rakamlar: Son 30 yılda, tahıl kaybı yıllık ortalama 69 milyon ton düzeyinde ve bu rakam Fransa’nın 2021’deki tüm tahıl üretimine karşılık geliyor. Bu sayıyı, yıllık ortalama 40 milyon ton kayıpla meyve, sebze ve şeker ve 16 milyon ton ile et, süt, yumurta gibi hayvancılık ürünleri takip ediyor.

Carbon Tracker tarafından yayımlanan rapor, 2015 Paris Anlaşması’ndan bu yana, dünyanın her yanındaki iklim davalarının sayısının iki kat arttığını gösteriyor. Hâlihazırda hükümetler veya şirketler aleyhine açılmış 2,300’ün üzerinde dava bulunuyor.

  • Öte yandan: Dünyanın en büyük 25 petrol ve doğalgaz şirketinden 24’ünün iklimi koruma konusunda inandırıcı hedefleri bulunmuyor. Küresel sera gazı emisyonlarının %70’inden fazlasından sorumlu olan 100 şirkete karşı dünya çapında yaklaşık 60 iklim davası açıldı.
  • Talepler: Şirketlerden iklim hedeflerinin artırılması, tazminat ödenmesi ve insan haklarına dair yükümlülüklerin yerine getirilmesi talep ediliyor. Dezenformasyon ve yeşil aklama konularında, şirketlerin sorumlu tutulması isteniyor.

“Değişen dünyanın merkezinde Türk çelik piyasası” başlıklı interaktif raporda, 2034 yılına kadar Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması yükümlülükleri nedeniyle Türkiye’nin 4,8 milyar dolar –2020 verilerine göre toplam ticaret gelirinin %3’ü– ihracat gelirinden vazgeçebileceği belirtiliyor.

  • Rapor: Rapor, Türkiye’de çelik sektörünün üretim performansını ve ticaret hareketlerini ayrıntılı bir biçimde değerlendiriyor. Belirli çelik üreticilerinin yeşil dönüşüm kapsamındaki yatırım planlarına yer veriliyor.

 

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) bu hafta içinde yayınlanacak olan Dünya Enerji Görünümü raporu, küresel enerji sisteminin potansiyel yollarının haritasını çıkarıyor. Rapor, fosil yakıt tüketiminin 2030’dan önce zirve yapacağını ve iklim politikaları yürürlüğe girdikçe kalıcı bir düşüş yaşanacağını öngörse de bu düşüşün 1,5 derece hedefine ulaşmak için yeterli olmadığı ortaya konuyor

Rapor öncesinde IEA’nın geçtiğimiz ay güncellenen Net Sıfır Yol Haritası’na bakmakta fayda var. Rapora göre temel temiz enerji teknolojilerindeki gelişim ile net sıfır emisyona ulaşmak ve küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak mümkün gözükse de; birçok alanda ivmenin hızla artması gerekiyor. Temiz enerjiye geçiş ve fosil yakıt kullanımının sonlandırılması üzerine önemli bulgular sunuluyor.

  • Net sıfır emisyon nedir? Net sıfır emisyon, insan faaliyetleri ile atmosfere saldığımız sera gazının, insan faaliyetleri ile tuttuğumuz ya da yakaladığımız sera gazı miktarına denk gelmesidir.
  • Bir adım geriden: Net Sıfır Yol Haritası’nın ilk versiyonu Mayıs 2021’de yayınlanmıştı.

Önemli gelişme alanları: Güneş enerjisi ve elektrikli otomobil

Rapora göre 2021 yılından bu yana güneş enerjisi kapasitesindeki artış ve elektrikli otomobil satışlarındaki rekor büyüme, hem iklim hedefleri hem de bu alandaki üretim kapasitesinin artırılması yönündeki endüstri planları ile uyumlu bir gelişme gösteriyor. Sadece bu iki teknoloji, 2023-2030 yılları arasındaki emisyon azaltımlarının üçte birini sağlayabiliyor. Açıklanan tüm projeler devam ederse, güneş enerjisi üretimi net sıfır senaryosunda ihtiyaç duyulan 2030 seviyesini aşıyor. Pil üretimi ise buna çok yaklaşıyor. Fakat elektrolizörler, rüzgâr enerjisi teknolojileri ve ısı pompaları bu teknolojileri geriden takip ediyor.

Enerji ile ilgili sera gazı emisyonlarının 2025 yılında zirve yapması ve sonrasında –bugünden 2030 yılına kadar– yaklaşık %40 oranında azalması bekleniyor. Günümüzün kanıtlanmış çözümlerinin, önümüzdeki on yıl boyunca ihtiyaç duyulan kapasitenin %80’inden fazlasını sağlayacağı belirtilse de daha cesur adımların atılması gerekiyor. Güncellenen net sıfır patikasında;

  • Küresel yenilenebilir enerji kapasitesi 2030 yılına kadar üç katına çıkıyor.
  • Enerji verimliliği iyileştirmelerinin yıllık oranı iki katına çıkıyor.
  • Elektrikli araç ve ısı pompası satışları hızla artıyor.
  • Enerji sektörü metan emisyonları %75 oranında düşüyor.

Yol haritasının maliyeti

İlk versiyonda 2050’de net sıfır için gereken emisyon azaltımlarının neredeyse yarısını sağlaması beklenen ve henüz piyasada bulunmayan teknolojiler, bu yılki güncellemede yaklaşık %35 pay sahibi. Bunun için temiz enerji yatırımlarının bugünden 2030 yılına kadar 2,6 kat (1,8 trilyon dolardan 4,5 trilyona) artması gerekiyor. Böylece 2030 sonrasında temiz enerji ve fosil yakıt talebi arasındaki makas açılıyor. Yeni kömür, petrol ve doğal gaz yatırımlarına gerek kalmayacağı ifade ediliyor. Net sıfır yolu, enerji sektörü yatırımlarının %1’inden biraz fazlasına karşılık gelen yıllık yaklaşık 45 milyar dolar yatırımla 2030 yılına kadar herkes için modern enerji biçimlerine tam erişim sağlıyor.

Bu durum, neredeyse tüm ülkelerin hedefledikleri net sıfır tarihlerini öne almaları anlamına geliyor. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde yatırımlarda önemli bir artışın, politika güdümlü biçimde, harekete geçirilmesi gerekiyor. Zarar verici fiyat artışları veya arz fazlalıklarından kaçınılması için temiz enerji yatırımlarındaki artış ve fosil yakıt tedarik yatırımlarındaki düşüşün sıralanması hayati önem taşıyor.

Rapora göre, temiz enerji teknolojileri ve bunları üretmek için gerekli olan kritik mineraller için daha esnek ve çeşitli tedarik zincirleri, net sıfır emisyonlu bir enerji sektörü oluşturmanın anahtarı olarak değerlendiriliyor. Bununla birlikte, gerekli temiz enerji gelişiminin hızı ve kapsamı göz önüne alındığında tedarik zincirlerinin açık kalması da aynı derecede hayati önem taşıyor.

Riskler

Söz konusu hedeflerin ve uygulamaların yeterince artırılmamasının, ek iklim riskleri yaratacağı ve 1,5 derece hedefine ulaşmayı, pahalı ve ölçek olarak kanıtlanmamış karbon giderme teknolojilerinin büyük ölçüde yaygınlaştırılmasına bağlı kılacağı uyarısında bulunuyor. Temiz enerjinin 2030 yılına kadar yeterince hızlı bir şekilde yaygınlaştırılamaması, bu yüzyılın ikinci yarısında her yıl yaklaşık 5 milyar ton karbondioksitin atmosferden uzaklaştırılması gerektiği anlamına geliyor. Karbon giderme teknolojileri bu ölçekte başarısız olursa, sıcaklığı 1,5 dereceye geri döndürmek mümkün olmayacak!

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:
  • 2023’teki günlerin yaklaşık üçte birinde, ortalama küresel sıcaklık sanayi öncesi seviyelerden en az 1,5C daha yüksekti.
  • Eylül 2023, 174 yıllık iklim kayıtları içinde en sıcak ay oldu.
  • Sıcaklıkların 2 derece üzerine çıkması durumunda yaklaşık 750 milyon kişinin yaşamını kaybedebileceği belirtiliyor.
  • Yoksul ülkelere iklim krizine karşı mücadelelerini finanse etmek için Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yılda 300 milyar dolar sağlanmalı.
  • Çevre, anayasa hukukunda tartışılan en önemli konulardan biri hâline geldi.

Benzer Yazılar