Search
Close this search box.
İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #21: Kömürlü termik santraller gelecek vadetmiyor!

2023-iklim-gundemi-tmmz3

Bu sayıda, Akbelen Ormanı’ndaki gelişmeleri inceliyor ve kömürlü termik santrallerin geleceğine odaklanıyoruz:

  • Türkiye’de kömürlü termik santrallerin iklim hedefleri ile uyumlu biçimde çalışması, ekonomik açıdan mümkün değil!
  • 2053 net sıfır hedefine ulaşmak için yeni kömür yatırımlarından vazgeçilmesi ve 2030 yılına kadar kömürden çıkışı planlamasının yapılması gerekiyor!

Hindistan’da toplanan G20 ülkeleri, bazı üretici ülkelerin itirazları üzerine fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması konusunda fikir birliğine varamadı.

  • Ayrıntılar: Görüşmelerde, gelişmiş ülkelerin 2020-2025 yılları arasında iklim eylemi kapsamında gelişmekte olan ekonomilere aktarılmak üzere yılda 100 milyar doları ortaklaşa seferber etme hedefine dair bölümde fikir birliğine varılamadığı ifade edildi. Başlıca fosil yakıt üreticileri, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üçe katlama hedefine karşı çıktı.
  • Perspektif: G20 ülkeleri, küresel emisyonların ve gayrisafi yurt içi hasılanın dörtte üçünden fazlasını oluşturuyor.
  • Eleştiriler: Bilim insanları ve kampanyacılar, dünyanın karşı karşıya olduğu iklim krizinin altını çizerken; hükümetlerin küresel ısınmayı durdurmak için harekete geçmemesini şiddetli bir şekilde eleştiriyor.

Yeşil İklim Fonu’nun (GCF) yönetim kurulundaki hükümet müzakerecileri, yeni strateji planını onayladı. GCF’nin 2024-2027 planını müzakere etme süreci yaklaşık bir yıl sürdü.

  • Arka plan: GCF, zengin ülkelerden düşük ve orta gelirli ülkelerdeki iklim projelerine para dağıtmak için 2010 yılında kuruldu. Şimdiye kadar yaklaşık 12 milyar dolar harcadı.
  • Tartışmalar: Gelişmiş ülkeler, fon için vergi mükelleflerinden gelen para yerine daha fazla özel finansmana odaklanılması ve en savunmasız ülke ve topluluklara öncelik verilmesi için baskı yaptı. Gelişmekte olan ülkeler ise, varlıklı hükümetleri daha fazla kamu parası sağlamaya çağırdı. Çin bu süreçte savunmasız ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrımlara karşı çıktı.
  • Finansman: Strateji planı GCF’nin yılda yaklaşık 2-3 milyar dolar fon sağlayabileceğini varsayıyor. Bir önceki dönemde bu rakam 2 milyar dolardı. GCF, finansmanının çoğunu, yenileme turu olarak adlandırılan, gelişmiş ülkelerin fona bir sonraki dönem için vermeyi taahhüt ettiği kaynaklardan sağlıyor.
  • Endişeler: Afrikalı müzakereciler, GCF’nin dünya çapında kötüleşen iklim krizine rağmen finansmanda büyük bir artış olmayacağı varsayımına dayanarak plan yaptığına dair endişelerini dile getirdi.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayınlanan son Elektrik Piyasası Raporu’na göre, 2023 yılında dünya genelinde elektrik talebindeki büyümenin (%2’den az) bir önceki yıla kıyasla (%2,3) gerilemesi bekleniyor. Dünya ekonomik görünümünün iyileştiği varsayıldığında, talep artışının 2024 yılında yeniden toparlanarak %3,3’e yükselmesi öngörülüyor.

  • ABD ve Japonya: Elektrik talebinin bu yıl ABD’de %2, Japonya’da %3 oranında düşeceği tahmin ediliyor.
  • Avrupa Birliği: Avrupa Birliği’ndeki elektrik talebinin ise 2022 yılında kaydedilen düşüşe benzer şekilde %3 oranında gerilemesi öngörülüyor. Böylece, AB’nin elektrik tüketimi en son 2002 yılında görülen seviyelere düşmeye hazırlanıyor.

Türkiye, geçtiğimiz Haziran ayında Almanya ve Polonya‘yı geride bırakarak Avrupa‘nın en büyük kömür yakıtlı elektrik üreticisi oldu. Türkiye’nin 2023 yılının ilk yarısında gerçekleştirdiği kömürden enerji üretimi, 2018’den bu yana bir yılın ilk yarısı için en yüksek seviyeyi temsil ediyor.

  • Ayrıntılar: Söz konusu dönemde, Türkiye’nin kömürle elektrik üretiminden kaynaklanan karbon emisyonu da 44 milyon ton karbondioksit ve eşdeğer gaza ulaştı. Aynı dönemde Polonya’nın karbon emisyonu ise 39 milyon ton oldu.
  • Rakamlar: 2018’den bu yana, kömür kaynaklı elektrik üretimi Türkiye’de %9’dan fazla artarken; aynı dönemde Almanya’da %15, İtalya’da %20, Romanya’da %44 ve Çekya’da %14 azaldı. Avrupa’nın kömüre en bağımlı ekonomisi Polonya’da dahi net kurulu kapasitede hafif bir gerileme yaşandı. Türkiye’nin kömürden elde edilen elektriğin genel üretim içerisindeki oranı da yılın ilk altı ayında %36’ya yaklaştı.

Global Energy Monitor‘ün yeni raporuna göre, 2022’de dünya genelinde geliştirilmekte olan kömür bazlı çelik üretim kapasitesi, 2021’deki 350 milyon/ton (mtpa) seviyesinden, 380 mtpa’ya yükseldi.

  • Asya’nın rolü: Kömüre dayalı kapasitenin neredeyse tamamı, Asya’da (%99) yer alırken; Çin ile Hindistan %79 pay sahibi. Hindistan, ilk kez Çin’i geçerek kömür bazlı kapasitenin en büyük geliştiricisi oldu.
  • Neden önemli? Bu durum, karbon nötr taahhütleri dikkate alındığında, çelik endüstrisinin 554 milyar dolarlık atıl varlık riskiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
  • Arka plan: Çelik üretiminde iki ana yöntem bulunuyor. Yüksek fırın-bazik oksijen fırını (BF-BOF), çeliği ağırlıklı olarak demir cevheri, kömür ve geri dönüştürülmüş çelik kullanarak; elektrik ark ocağı (EAF) ise çoğunlukla geri dönüştürülmüş çelik ve elektrik kullanarak üretiyor. Toplam küresel çeliğin %70,7’si BF-BOF yolu kullanılarak üretilirken, yaklaşık %28,9’u ise EAF yoluyla üretiliyor.

Uzmanlar, mevcut sıcaklıklar nedeniyle Temmuz ayının son 120 bin yılın en sıcak ayı olabileceğini ifade ediyor. Bilim insanları, söz konusu ekstra ısınmanın çoğunlukla fosil yakıt kullanımıyla bağlantılı olduğunda hemfikirler.

  • Öte yandan: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, küresel ısınma çağının sona erdiğini, bunun yerine “küresel kaynama çağının” başladığını ve fosil yakıt şirketlerinin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapması gerektiğini ifade etti. Guterres, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri için elektrik üretiminde kömür kullanımını sona erdirmesini istedi, bunun için de 2030 yılına kadar inandırıcı planlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Akbelen Ormanı neden savunulmalı?

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı’na 24 Temmuz sabahı girilerek ağaçların kesimine başlandı. Oysa Türkiye’de kömürlü termik santrallerin iklim hedefleri ile uyumlu biçimde çalışması mümkün değil.

 

Akbelen Ormanı altındaki linyit rezervi kullanılarak, etrafındaki Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin iki buçuk yıllık yakıt ihtiyacının karşılanması hedefleniyor. Oysa Akbelen Ormanı, iklim krizinin yıkıcı etkilerine karşı savunulması gereken; ancak orman yangınları ve insan faaliyetleri nedeniyle hızla azalan orman varlığımızın değerli bir parçası. Akbelen Ormanı yok edilmek; İkizköylüler ise yerinden edilmek isteniyor.

Ormanlarını ve köylerini kaybetmek istemeyen İkizköylüler, iki yıldan fazla bir süredir madene karşı ormanlarının başında sürekli nöbet tutuyor ve hukuk mücadelesi yürütüyor.

  • Neler olmuştu? Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür sağlayan Yeniköy Linyit Madeni, 1980’lerin başında devlet işletmesi olarak açıldı. Hem santral hem de madenler, özelleştirme kapsamında, 2014 yılında satışa çıkarıldı. 2017 yılında bölgedeki pek çok arazi kamulaştırıldı. 2019 yılında işletme sahibi şirketin gönderdiği tebligatların ve kesim işlemi yapılmak istenmesinin ardından İkizköylüler dilekçelerle karara itiraz ederek nöbete başladı.

    2021 yılında maden işletme ruhsatının iptali için dava açıldı. Ağustos 2022’de çıkan yürütmeyi durdurma kararı, bilirkişi raporlarına dayanılarak Kasım 2022’de kaldırıldı. Ocak 2023’te ocak çevresindeki yıkım büyütüldü ve maden, Akbelen Ormanı sınırına dayandı.

    Bilirkişi raporuna yapılan itirazlara rağmen 24 Temmuz’da kesim başladı. Bölge halkı ve çevrecilerin kesim sahasına giderek ağaçları koruma çabası, güvenlik güçleri tarafından engellendi. Kesimi engellemeye çalışanlar gözaltına alındı. Kesimlerin başlamasının ardından yapılan tüm yürütmeyi durdurma başvuruları da reddedildi. Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları, gerçekleşen ağaç kesimleri için işletmeci şirkete verilen izin süresinin 2021’de dolduğunu açıkladı.

Sivil toplum kuruluşlarının çağrısı

Sivil toplum kuruluşları, ağaçların kesimine başlanmasının ardından, Akbelen Ormanı’nın kömür çıkarmak amacıyla yok edilmek istenmesine karşı ortak çağrıda bulundu. Doğa ve insan hakkını hiçe sayan ağaç kesiminin acilen durdurulmasını isteyen STK’lar, yetkililere seslendi:

İkizköylülerin itirazları ve direnişleri sürerken Akbelen Ormanı’nda kesimin başlamasını üzüntüyle karşılıyoruz. Ülkemizde ve dünyada iklim krizi nedeniyle sayıları ve sıklığı giderek artan orman yangınları, seller ve sıcak hava dalgaları ormansızlaşma sonucu her geçen gün daha da derinleşiyor. Bu nedenle; iklim değişikliği ve doğa koruma konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları olarak daha önce yaptığımız çağrıları yinelemek istiyoruz.

Erken ölümlere yol açan, iklim krizinin en temel nedenlerinden biri olan termik santrallerin devamlılığı için ormanların yok edilmesine izin verilmemeli. İklim kriziyle mücadele etmek, doğaya karşı değil doğayla birlikte çalışarak mümkün. Son 10 yılda neden olduğumuz karbondioksit (CO2) salımının yarısından fazlasını tutan ormanları, doğal alanları, iklimi ve tüm canlıların yaşamını tehdit eden kömür santralleri uğruna feda edemeyiz.

STK’lar Akbelen Ormanı için taleplerini şu şekilde sıraladı:

  • Pek çok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan, yaşlı ve doğal bir kızılçam ormanı olan 780 dönümlük Akbelen Ormanı’nın kesiminin hemen durdurulması.
  • Akbelen Ormanı alanında maden işletme izni veren kararın iptal edilmesi.
  • Akbelen Ormanı’nı da içine alan 86541 no’lu ruhsat alanı içindeki maden sahası genişletme projesinin; mevzuat gereği Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerin kapasite artırımı projesi, bölgedeki diğer kömür ocakları ve Yatağan Termik Santrali, diğer madencilik ve endüstriyel tarım gibi faaliyetler ile birlikte toplam (kümülatif) etkilerini ele alacak şekilde Bütünleşik Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi tutulması.
  • Santral ve madenlerin ömürlerinin uzatılmasıyla ilgili planların halka sorulması.

Kömürlü termik santraller gelecek vadetmiyor

Türkiye’de kömürlü termik santrallerin iklim hedefleri ile uyumlu biçimde çalışmasının ekonomik açıdan mümkün olmadığı ortaya konuluyorYapılan çalışmalar, kömürlü termik santrallerin çok uzak olmayan bir gelecekte hayatımızdan tamamen çıkacağı, kaderlerinin en iyi yalnızca rezerv kapasite olarak bekletilmek olacağını gösteriyor. Türkiye’de Özelleştirilen santrallerin bir kısmının hâlihazırda özelleştirme bedelini ödediği, ağırlıklı bir kısmının ise 2030’ların ikinci yarısına kalmadan özelleştirme bedelini ödeyeceği görülüyor. Özelleşen santraller, ortalama 2032 yılında başa baş noktasına geliyor. Santrallerin özelleştirme sonrası anapara ödemeye başlaması muhtemel olduğundan, ortalama 2032 yılına gelen başa baş noktasının daha erkene kayması da mümkün gözüküyor.

Fosil yakıta dayalı üretim lisanslarının çok uzak olmayan bir gelecekte sermaye âtıllaşma riskiyle karşı karşıya olduğu ve yatırımcılar için birer yükümlülüğe dönüşeceği görülüyor: Bu santraller için bir emeklilik planı çalışması yapılıp, santral işletmecilerine belirlenen bir oranda yenilenebilir yatırımı yapma ruhsatı verilmesi, kamu açısından hem net-sıfır hedeflerine ulaşmada hem de arz güvenliğini tehlikeye atmama hususunda; santral işletmecileri için ise sermaye âtıllaşması riskinden kaçınma ve kaybedilecek gelecek nakit akışlarını telafi etmede çözüm olacak bir model olabilir.

Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefine ulaşmak için yeni kömür yatırımlarından vazgeçmesi ve 2030 yılına kadar kömürden çıkışı planlaması gerekiyor. Bu hem Türkiye’nin kendini fosil yakıt bağımlı bir altyapıya mahkûm etmemesi hem de fosil yakıtların doğrudan ve dolaylı maliyetlerinden kaçınması için bir gereklilik olarak gözüküyor. Fakat Ulusal Enerji Planı’nda görüldüğü üzere fosil yakıtların elektrik üretimindeki payında düşüş öngörülürken termik santral planları açıklanmaya devam ediyor.

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:

Benzer Yazılar