İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #19: Sermaye atıllaşması riski

Kayıtlara geçen en sıcak gün: Dünyanın ortalama sıcaklığı, 3 Temmuz Pazartesi günü, 17 dereceye ulaştı. Güvenli yaşamın devam etmesi için 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının, iddialı iklim hedefiyle, çok hızlı bir şekilde azaltılması gerekiyor!

Bu sayıda, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin (SEFiA) Türkiye’nin emisyon azaltımında karbon yoğun sektörlere ilişkin strateji eksikliğine dikkat çeken “Karbonsuz Ekonomiye Geçişle Gelen Sermaye Âtıllaşması Risklerinin Ölçümü” başlıklı raporunu inceliyoruz.

Dünyanın ortalama sıcaklığı, 3 Temmuz Pazartesi günü 17 dereceye ulaşarak; 19. yüzyılın sonunda kayıtlar tutulmaya başladığı dönemden bu yana en sıcak gün olarak kayda geçti. Önümüzdeki 1,5 yılda günlük, aylık ve yıllık hava sıcaklığı rekorlarının daha sık kırılması bekleniyor.

  • Bir adım geriden: Daha önceki en sıcak gün rekoru 16,92 dereceyle Ağustos 2016’da kırılmıştı.
  • Yorum: Fosil yakıt kullanımı ile birlikte artan sera gazı yoğunluğu, yeryüzünde ortalama sıcaklığın artmasına neden oluyor. 10.000 yılı aşkın bir süredir görece sabit seyreden yeryüzü ortalama sıcaklığı son 140 yılda 1,1 ℃ arttı. Oysa, güvenli geleceğimiz küresel ortalama sıcaklığın 1,5℃ ile sınırlandırılmasına bağlı.

Avrupa’da 2022 yılı sıcaklıkları, sanayi öncesi dönemlere kıyasla 2,3 derece daha yüksek kaydedildi. Geçtiğimiz yılın aşırı hava olaylarıyla geçtiğinin ve yaşananların bir kerelik bir durum olarak görülmemesi gerektiğinin altı çizildi.

  • Maliyet: Aşırı sıcaklar nedeniyle 16 binden fazla kişi hayatını kaybederken, seller ve fırtınalar gibi iklim değişikliğinin yol açtığı felaketler sonucu 2 milyar dolarlık zarar söz konusu oldu.

22 Haziran 2023, Türkiye için limit aşım günü olarak tarihe geçti.

  • Öte yandan: Bu yıl Dünya limit aşım günü, 2 Ağustos’a denk geliyor. Dünya limit aşımı günü, “insanlığın ekolojik kaynaklara ve hizmetlere belirli bir yıl içindeki talebinin, dünyanın üretebileceği miktarı aştığı tarihi” ifade ediyor.

Düşünce kuruluşu Climate Analytics tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, dünya iklim felaketinden kaçınmak için 2030 yılına kadar güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesini 5 kat artırması, fosil yakıt üretimini ise her yıl %6 oranında azaltması gerekiyor.

  • Kapasite artışı: Toplam rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesi, 10 yılın sonunda 2022’deki 2 TW’lik kapasiteye göre beş kat yükselerek yaklaşık 10 teravata (TW) ulaşmalı. Bu hedefe ulaşmak için, 2030’a kadar yılda 1,5 TW yeni rüzgâr ve güneş kapasitesi kurulmalı. Bu, 2022’deki 0,3 TW seviyesine göre beş katlık bir artışa işaret ediyor.
  • Kömür: Çalışma, küresel fosil yakıt kullanımının 10 yılda yaklaşık %40, kömürün ise %79 oranında azaltılması gerektiğini gösteriyor.

Yeni Küresel Finansal Anlaşması Zirvesi’nde bir araya gelen liderler, düşük gelirli ülkeler için hem kamu hem de özel kuruluşların finansal gücünün artırılması ve iklim felaketleri durumunda borç ödemelerinin durdurulması istendi.

  • Krizlere hazırlık: Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga, krizlere hazırlık için genişletilmiş araç setini duyurdu. Bu araç, borç geri ödemelerinin en az iki yıl süreyle tamamen durdurulmasını ve bir ülke iklimle ilgili bir felaketle karşılaştığında, kredi kolaylıklarının yeniden tasarlanması için “yeni hızlı tepki” seçeneğini içeriyor.
  • Eleştiriler: Liderler, bir karbon vergisi oluşturulması konusunda somut duyurular yapmakta yetersiz kalmakla eleştirildi.
  • Öte yandan: Zirve öncesinde 150’den fazla ekonomist, iklimle ilgili zararın karşılanması ve yoksullara kaynak aktarılması için dünyanın en zenginlerinin servetlerinin vergilendirilmesini talep etmişti.

Küresel ilişkiler düşünce kuruluşu ODI’nin yeni araştırması, düşük ve orta gelirli ülkelerde fosil yakıt üretimiyle bağlantılı borç döngüsünün küresel enerji dönüşümünü riske attığını gösteriyor.

  • Ayrıntılar: Çalışma, düşük ve orta gelirli ülkelerin; petrol ve gaz fiyatları yüksek olduğunda kredi itibarları artırmak ve fiyatlar düşük olduğunda da azalan gelirlerin maliyetini vatandaşlarına yüklemekten kaçınmak için borçlanmayı artırdıklarını gösteriyor.
  • Risk: Ülkeler, borç ödemeleri arttıkça, gelir elde etmek üzere petrol ve gaz üretimini artırmaya teşvik ediliyor. Bu durum, küresel iklim hedeflerini tehlikeye atıyor.

Sermaye âtıllaşması risklerinin ölçümü

Türkiye’nin emisyon azaltımında karbon yoğun sektörlere ilişkin strateji eksikliği, ekonominin geneline yayılacak ani ve maliyetli bir çıkış riski taşımaktadır.

 

Küresel iklim hedefleriyle uyumlu biçimde sera gazı emisyonlarını azaltmak söz konusu olduğunda elektrik sektörü dâhil olmak üzere pek çok farklı üretim sürecinin karbonsuzlaşması açık bir gerekliliktir olarak ortaya çıkmaktadır. Bu gereklilik, bir kısım fiziksel sermayenin kullanım dışına alınması veya tümüyle terk edilmesi ile söz konusu sermayeyi kullanan sektöre belirli ölçüde zarar verir. Bu akışın, ekonominin tümünü etkileyecek biçimde diğer sektörlere de aktarılması muhtemeldir.

  • Âtıllaşma: Âtıl varlıklar, mevcut ekonomik varlıkların sektör içi katma değer üretme potansiyellerini diğer sektörleri de olumsuz etkileyecek biçimde kaybetmeleriyle ortaya çıkmaktadır.

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin (SEFiA) “Karbonsuz Ekonomiye Geçişle Gelen Sermaye Âtıllaşması Risklerinin Ölçümü” başlıklı raporu, Türkiye ekonomisinin sektörlerinin düşük karbonlu üretim biçimlerine geçiş döneminde maruz kalacağı âtıllaşan fiziksel sermaye riskleri incelemektedir. Girdi-Çıktı tablolarında yer alan bilgi, sermaye stoku verisi ile birlikte kullanılarak âtıllaşan varlıkların tetiklediği etkileri ölçülmektedir.

Sermaye âtıllaşmasının ekonominin tümünü etkileyecek biçimde diğer sektörlere de aktarılması, ilgili risklerin konumlandırılmasına, analiz edilmesine ve giderilmesine yönelik makul bir yaklaşım gerektirmektedir. Çalışmada, Türkiye’deki sektörlerin sermaye yoğunluğunu tahmin etmek, sektörler arasındaki katma değer akımlarını elde etmek ve bu iki bilgiyi bir araya getirerek âtıl varlıklardan kaynaklanan etkileri sayısallaştırmak hedeflenmektedir.

Âtıllaşma riskinin yüksek olduğu sektörler ve öneriler

Çalışmada (i) her sektörün ekonomi sathındaki toplam âtıllaştırma etkisi, (ii) bir sektördeki temel girdi kullanımındaki birim azalışın kendi dışında kalan diğer tüm sektörlerin sermaye kullanımına etkisi ve (iii) âtıllaşma riskine maruz kalma dereceleri hesaplanmaktadır. böylece her sektörün kendi ve diğer sektörler üzerindeki etkileri ölçülmektedir.

  • Âtıllaştırma etkisi: Türkiye ekonomisi için yapılan analizler en yüksek toplam âtıllaştırma etkisinin su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri; inşaat ve yapım işleri ve elektrik gaz buhar ve iklimlendirme sektörlerinde olduğunu göstermektedir.
  • Sektör dışı etki: Sektörlerin kendi kendilerine olan etkileri dışlanarak hesaplanan sektör dışı çarpanlara bakıldığında madencilik ve taş ocakçılığı; su temini kanalizasyon atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri; mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri; profesyonel, bilimsel ve teknik faaliyetler ve finans ve sigorta faaliyetleri öne çıkmaktadır.
  • Âtıllaşma riskine maruz kalma: Sermaye varlığı âtıllaşma etkilerine en açık sektörler ise inşaat ve yapım işleri; su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri ve elektrik gaz buhar ve iklimlendirme sektörleridir.

 

Bu noktada çalışma, fiziksel sermaye âtıllaşması risklerinin objektif ve bütünsel biçimde ölçülmesini sağlamakta ve karar alıcılara öneriler sunmaktadır: Bu öneriler (1) sistemik öneme sahip sektörlerin kapsamlı bir analizine yönelmek, (2) fiziksel sermaye âtıllaşmasına açık sektörlerdeki risklerin daha iyi yönetilmesi için yaygın ve sürekli bir işbirliği yapısı oluşturmak ve (3) risklerin karar alma modellerine dâhil edilmesi yoluyla düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini sağlam bir patikaya oturtmak üzere planlamaya katkı sağlamak olarak sıralanmaktadır.

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:

  • TikTok’un iklim inkârcılığı ile mücadelede başarı gösterdiğini söylemek mümkün değil.
  • 2022 yılında Avrupa’nın LNG ithalatı, doğal gaz ithalatını ilk kez geride bıraktı.
  • ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası ve kirli hidrojen üretimi tartışması
  • Rusya, geçtiğimiz hafta Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) yerel şubesini “ekonomik alanda güvenlik tehditleri” ile suçladı ve kuruluşun faaliyetlerini yasakladı.

Benzer Yazılar