BIST 100 Endeksi, sermaye piyasalarından kaynak sağlayamama riskiyle karşı karşıya!
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Borsa İstanbul 100 (BIST 100) Endeksi’nin karbon riskinin azımsanmayacak bir seviyede olduğunu ve varlıkların gelecek dönemde sermaye piyasalarından kaynak sağlayamama riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini gösteriyor.
“Âtıl Varlık Riski ve Fosil Yakıt Yatırımlarından Çekilme Eğilimi: BIST 100 Örneği” başlıklı rapor, BIST 100 Endeksi’nin karbon yoğun yatırımlarla olan ilişkisini ortaya koyarak, Türkiye sermaye piyasalarının küresel fosil yakıtlardan çekilme / fosil yakıtlara yatırım yapmama eğilimlerinden etkilenme potansiyelini araştırıyor.
Çalışmada fosil yakıttan çekilme eğilimi ve bu eğiliminin küreseldeki görünümünü ortaya koyan rapor, BIST 100 Endeksi’nin karbon (ya da fosil yakıt) maruziyetinin de Londra, São Paulo, Moskova, Avustralya ve Toronto gibi diğer büyük borsalarla da kıyaslandığında, azımsanmayacak bir seviyede olduğunu vurguluyor.
Türkiye için yapılan hesaplamaya göre, BIST 100 Endeksi’nin bağlı ortaklıklarının fosil yakıt yatırımlarından kaynaklanan karbon riskine maruz kalma oranı %11,3 seviyesinde.
- Doğrudan ve dolaylı yatırımlar: Söz konusu maruz kalma oranının 7,3 puan doğrudan fosil yakıt yatırımları olan firmalardan kaynaklanırken, 4 puanı ise hem fosil hem de yenilenebilir enerji yatırımları olan firmalardan kaynaklanıyor. Bu 4 puanın içindeki fosil yakıt yatırımları kurulu güç ve yatırım maliyetlerine göre ağırlıklandırıldığında BIST 100 firmalarının doğrudan karbon riskine maruz kalma oranının %8,7’ye yükseliyor.
- Diğer borsalarla kıyas: Londra, São Paulo, Moskova, Avustralya ve Toronto borsalarının piyasa değerlerinin yaklaşık %20 ile %30’unun fosil yakıt yatırımlarıyla ilişkili olduğu belirtiliyor. Bu borsalarda dünyanın en büyük fosil yakıt şirketlerinin (Shell, BP, Rosatom, ASX Oil) işlem gördüğü göz önünde bulundurulduğunda BIST 100 karbon maruziyetinin göz ardı edilemeyecek bir seviyede olduğunun vurgulanması gerekiyor.
- Nedenler: BIST 100 firmalarının küresel yatırımcıların fosil yakıt yatırımlarından çıkış hareketlerine bağlı olarak maruz kalabileceği riskte, piyasa oynaklığı, düzenlemelerdeki değişiklikler, teknolojik ilerlemeler ve şirketlerin tabi oldukları çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) değerlendirmelere kadar birçok faktör rol oynuyor. Buna bağlı olarak BIST 100 firmalarının karbon riskine maruz kalan sermaye oranlarının farklılaştığı görülüyor.
Bengisu Özenç, SEFiA Direktörü: “Türkiye’deki finansal piyasalar ve kurumsal yatırımcıların, iklim hedefleri ve karbonsuzlaşma eğilimleri çerçevesinde yaşanan finansal dönüşümden etkilenmesi kaçınılmaz. Bu kapsamda yatırımcıların, mevcut küresel eğilimlere cevap verebilmesi ve söz konusu finansal risklerin önüne geçebilmesi için fosil yakıt sektörlerindeki yatırımlar yerine, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarını önceliklendirerek portföylerini düşük karbonlu enerjiye yeniden yönlendirecek stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Küresel eğilimler iyi izlenmediği ve gerekli önlemler alınmadığı durumda temerrüt ve âtıl varlık olasılığı sermaye piyasalarından başlamak üzere finansal sistemin tamamında sistematik bir risk haline gelebilir. Küresel eğilimlerin dikkatle takip edilmesi ve fosil yakıt yatırımlarından çıkışın iklim hedefleri çerçevesinden olduğu kadar finansal riskler açısından da ciddiyetle değerlendirilmesi gerekiyor.”
Dr. Evrim Özyorulmaz Akcura, SEFiA Analisti: “Âtıl varlık riski, özellikle fosil yakıt yatırımları ve iklim değişikliği bağlamında günümüzde giderek daha fazla önem kazanan bir konu olarak karşımıza çıkıyor. İklim politikaları kaynaklı düzenleme riskleri, teknolojik dönüşüm kaynaklı piyasa riskleri ve iklim değişikliğinin getirdiği fiziksel riskler olarak sınıflandırılabilecek bu risklerin yönetilebilmesi için yatırımcıların öncelikle hangi varlıkların âtıllaşma riskiyle karşı karşıya olduğunu ve dolayısıyla bu riskin portföylerini ne derece etkileyeceğini analiz etmeleri gerekiyor. Özellikle fosil yakıtlarla ilişkili varlıklar düzenleme riskleriyle ilk etapta karşı karşıya kalan varlık sınıfı. Bu nedenle yatırımcılar, hem iklim taahhütlerini hem de yatırım portföyü çerçevesindeki yükümlülüklerini göz önünde bulundurarak, âtıl varlık riskini nasıl yönetecekleri konusunda stratejiler geliştirmek durumunda.”