İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #76: Türkiye emisyonlarını 2035’e kadar 2021 seviyesine göre %35 azaltabilir

sefia-iklim-gundemi-76-web

Bugün, 22 Eylül 2025.

SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…

Bu sayıda, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2053’te Net Sıfıra Doğru raporunu merkeze alıyoruz.

Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!

Keyifli okumalar,

Ember tarafından hazırlanan yeni analiz, Çin’de yenilenebilir enerji kaynaklarının yalnızca ek kapasite yaratmak yerine fosil yakıtlara olan talebi azaltmaya başladığını ortaya koyarken, ülkenin enerji dönüşümünde yeni bir evreye girildiğini belirtiyor.

  • Bağlam: Çin hala büyük oranda kömüre bağımlı ve yeni kömür santrallerine yatırımları sürüyor. 2025 yılının ilk yarısında 21 GW’lık kömür santralı kapasitesi devreye alındı.

  • Bulgular: 2025 yılının ilk yarısında Çin’de temiz enerjinin elektrik talebi artışının üzerine çıkmış olması ve geçen yıla göre fosil yakıt kullanımının %2 azalması dikkat çekiyor.

  • Eleştirel Bakış: Temiz enerji kaynaklarının talebi düşürmeye başlaması olumlu bir işaret olsa da yeni kömür yatırımları Çin’in iklim hedeflerine ulaşmasını zorlaştırabilir. Politika kararları, kömüre bağımlılığı azaltmayı hızlandırabilirse bu tür dönüşümler küresel ısınmayı sınırlandırma çabalarıyla uyumlu olabilir.

Oil Change International adlı kampanya grubu tarafından yapılan yeni bir analize göre ABD, fosil yakıt endüstrisini yılda yaklaşık 31 milyar dolar ile sübvanse ediyor. Bu teşvik miktarı, 2017 yılından bu yana iki katından fazla artmış durumda.

  • Bulgular: Teşvikler vergi indirimleri, düşük arazi ücretleri ve doğrudan destekler dahil edilerek hesaplanıyor. Sektöre %30.000’e varan yatırım getirisi sağlayan teşvikler, karbon azaltım hedeflerini baltalıyor ve büyük ölçüde hissedarların ve şirket yöneticilerinin çıkarına hizmet ediyor. Aynı kaynaklar sosyal programlara yönlendirilse 3 milyon aileye gıda yardımı veya 54 milyon haneye güneş paneli kurulumu sağlanabilir.

  • Bağlam: Yeni vergi yasasıyla önümüzdeki 10 yıl boyunca fosil yakıtlara her yıl ekstra 4 milyar dolar sübvansiyon sağlanacak.

  • Eleştirel Bakış: Söz konusu miktarın devlet kaynaklarının yeterince şeffaf ve güvenilir veri sağlanamaması nedeniyle, teşviklerin muhtemelen gerçek rakamlara kıyasla çok daha düşük bir tahmin olduğu belirtiliyor.

Yeni bir araştırma, 180 ‘karbon devi’ şirketten kaynaklanan toplam emisyonların, sıcak hava dalgasındaki yoğunluk artışının yaklaşık yarısından sorumlu olduğunu ve geri kalanının çoğunu ise orman tahribatından kaynaklanan emisyonların oluşturduğunu ifade ediyor. İncelenen 213 sıcak hava dalgasının, iklim krizi nedeniyle 2010-2019 yılları arasında ortalama 200 kat daha olası hal aldığı ortaya konuyor.

  • Neden Önemli?: Bu bulgular, fosil yakıt şirketlerinin sadece dolaylı değil, çok somut can kayıplarına sebep olan iklim riskleri yarattığını ortaya koyuyor. Politika yapıcıların, sorumluluğu belirgin şirketlere karşı netleştirmesi; emisyon azaltım planlarının sadece genel hedefler değil, özel fail-bazlı sorumluluklar içermesi gerekiyor.

Ülkeler, COP30 görüşmeleri kapsamında açıklanacak seragazı emisyonlarını azaltmaya yönelik hedeflerin ‘Sentez Raporu’ olarak bilinen ve BM tarafından yapılacak değerlendirmede resmi olarak ele alınıp alınmaması gerektiği konusunda mutabık kalamıyor.

  • Bir Adım Geriden: Ülkelerin yalnızca altıda biri, 2035 yılına kadar emisyon azaltım hedeflerini içeren güncellenmiş NDC’lerini sundu. Mevcut NDC’ler tam uygulanırsa, 2030 yılına kadar küresel emisyonlar 2019 seviyelerine kıyasla sadece yaklaşık %5,9 düşecek. Bu oran, IPCC’nin beklediği %43’lük azaltımdan çok uzak bir gelişim sunuyor.

  • Neden Önemli?: Rapor, dünyanın Paris Anlaşması’nın sıcaklık hedefleriyle uyumlu bir rotada ilerlemediğini ortaya kuyuyor. Hedeflerin değerlendirilmesi ve eksikliklerin tartışılması reddedilirse, COP30 sürecinde mevcut taahhütler ile küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefi arasındaki ciddi uyumsuzluğun giderilmesine karşı somut adımların tartışılması zorlaşacak.

Üretim Açığı 2025 raporu, dünya genelinde hükümetlerin 2023 yılına kıyasla daha fazla fosil yakıt üretimi planlamasının, BM iklim taahhütleri ve Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefiyle ciddi şekilde çeliştiğini öne sürüyor. Planlanan projelerin tamamının gerçekleşmesi halinde, 2030 yılında fosil yakıt üretimi, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için gerekenin iki katından fazla olacak.

  • İyi Örnekler: İngiltere, Avustralya ve Norveç, 2023 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar petrol ve gaz üretimini azaltmayı planlıyor. Ankete katılan 20 ülkeden 11’i, 2023 yılından bu yana fosil yakıt üretim planlarını artırdı.

  • Öneriler: Hükümetlerin veya küresel liderlerin, fosil yakıt üretimini azaltmayı içeren somut politika ve takvimlerle taahhütlerini netleştirmesi öneriliyor. Aksi halde ‘taahhüt’ kelimesi kağıt üzerinde kalmaya devam edebilir.

AB iklim bakanları, 2035 ve 2040 hedeflerinde uzlaşı sağlayamadığı için ulusal katkı beyanları için belirlenmiş olan küresel son teslim tarihi yakalayamayacağını doğruladı. Almanya, Fransa ve Polonya gibi ülkelerin müzakereleri ertelemesi süreci sekteye uğratması, COP30 öncesi AB’nin iklim liderliği imajını zedeleyen bir gelişme olarak öne çıkarıyor.

  • Süreç: AB, 2035 yılına kadar emisyonları %66,25-%72,5 azaltmayı hedefleyen “özet” nihai niyet beyanını, anlaşmaya varılması durumunda Birleşmiş Milletler’e COP30 öncesi teslim edilecek.

  • Eleştiriler: Hedeflerin gecikmesi AB’nin COP30’daki müzakere gücünü zayıflatabilir ve küresel iklim eyleminde ivme kaybına yol açabilir.

İklim Ağı bünyesinde yer alan 15 sivil toplum kuruluşu, Türkiye’nin yakın zamanda açıklaması beklenen 2035 Ulusal Katkı Beyanı’nda (NDC) emisyonlarda bugünden itibaren düşüşü hedeflemesi gerektiğine yönelik bir çağrı yaptı. Hazırlanan altı maddelik planda, kömürden çıkış, yeni petrol ve gaz yatırımlarının sonlandırılması, fosil yakıt teşviklerinin 2030 yılına kadar kaldırılması, iletim-dağıtım şebekesinin kapasitesinin artırılması önerileri öne çıkıyor.

  • Bir Adım Geriden: Türkiye’nin 2022 yılında sunduğu NDC hedefi ‘artıştan %41 azaltım’ olarak ifade edilerek emisyonların artıştan bir azaltım sağlayacağı senaryo üzerinden bir hedef belirlemişti.

  • Eleştirel Bakış: Mevcut hedefleme yöntemi (‘artıştan azaltım’) ertelenmiş bir sorumluluk izlenimi veriyor. Emisyonların bugünden itibaren düşmesi için somut takvimler ve adil geçiş mekanizmaları hayati önem taşıyor. Ayrıca doğa koruma, tarımda su kullanımı, sağlık sektörü gibi alanlardaki etkileşimler de politika tasarımında net bir şekilde dahil edilmeli.

2026-2028 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) ile Türkiye enerjide ‘yerli ve yenilenebilir’ kaynakların ön plana çıkarılmasını, düşük karbonlu üretim modellerinin hayata geçirilmesini ve döngüsel ekonominin güçlendirilmesini öngörüyor.

  • Neden Önemli?: Plana göre güneş, rüzgar ve özellikle deniz üstü rüzgar enerjisi yatırımları artırılacak; enerji depolama ve iletim-dağıtım altyapısı modernize edilecek. Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) devreye alınacak, AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyum için yol haritaları hazırlanacak ve Türkiye’nin yeşil taksonomisi tamamlanacak. Ayrıca, yeşil hidrojen Ar-Ge’si, yeşil bina sertifikasyonu, atık ısı geri kazanımı, sanayide enerji verimliliği ve eko-tasarım desteklenecek. Döngüsel ekonomi eylem planı ile sıfır atık uygulamaları yaygınlaştırılacak.

  • Eleştirel Bakış: Program, yeşil dönüşüm için kapsamlı bir çerçeve sunarken uygulama aşamasında finansman ve kurumsal kapasite riskleri öne çıkıyor. Bu hedeflerin hayata geçmesi için şeffaf izleme ve güçlü bölgesel destek mekanizmaları kritik önem taşıyor.

AB’nin Yeşil Mutabakat paketinin bir parçası olarak 2023 yılına kadar yalnızca raporlama yükümlülüğü olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) sektörlerinde AB’ye ihracat yapan firmalar, 2026 yılından itibaren ürünlerinin karbon içeriği üzerinden mali yükümlülük altına alınıyor. AB içi üreticilere sağlanan ücretsiz karbon tahsisleri kademeli olarak kaldırılırken, ithal ürünler de aynı karbon fiyatlamasına tabi olacak.

  • Değerlendirme: SHURA’ya göre SKDM’nin Türkiye GSYİH’si üzerindeki toplam makroekonomik etkisi sınırlı olsa da, bu ürünlerden elde edilen ihracat katma değeriyle kıyaslandığında karbon maliyeti kritik bir düzeye ulaşabiliyor. Karbon fiyatının 100 €/ton seviyesine çıkması, maliyet-katma değer oranını başa baş noktasına getirebilir.

  • Eleştirel Bakış: Türkiye’nin bu süreci avantaja çevirebilmesi için düşük katma değerli ve karbon yoğun üretimden daha temiz ve yüksek katma değerli üretime geçişi hızlandırması, sanayi dönüşümünü finansman araçları ve kamu destekleriyle kolaylaştırması gerekiyor. Yerel karbon fiyatlandırma mekanizması, yeşil teknoloji teşvikleri ve güçlü bir izleme-raporlama altyapısı bu geçişin kilit unsurları olarak öne çıkıyor.

✍ : Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)

Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2053’te Net Sıfıra Doğru” raporu, Türkiye’nin Paris Anlaşması çerçevesinde 2053 net sıfır hedefine ulaşması için izlemesi gereken emisyon azaltım patikalarını ve politika setlerini ortaya koyuyor.

Kapsam

2021 yılında Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye, 2030 yılına yönelik NDC’sinde %41 azaltım hedefi belirlemiş olsa da bu hedef uzun vadeli net sıfır hedefiyle tam uyumlu değil. Rapor, yeni NDC’nin ve 2053 yılına uzanan Uzun Dönemli Strateji’nin bilimsel bir zemine oturması için, tüm sektörleri (elektrik, sanayi, binalar, ulaştırma, tarım, atık) kapsayan modelleme çalışması yürütüyor ve iki senaryo sunuyor: i) Mevcut eğilimlerin sürdüğü Referans Senaryo ve ii) İddialı iklim politikalarının hayata geçirildiği Net Sıfır Senaryosu.

Metodoloji

Rapor, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını ulusal karbon bütçeleriyle karşılaştırmalı olarak değerlendiriyor. Karbon bütçesi hesaplama yöntemi, İPM’nin 2021 yılında yayımladığı Karbonsuzlaşma Yol Haritası’nda geliştirilen metodolojiye dayanıyor ve güncel verilerle uyarlanmış. Küresel karbon bütçesi, IPCC’nin Altıncı Değerlendirme Raporu (AR6) verileri kullanılarak, 2020–2023 arasında gerçekleşen emisyonlar da hesaba katılarak güncellenmiş. Türkiye’nin küresel karbon bütçesinden alacağı pay Paris Equity Check (PEC) çerçevesinde, Kümülatif Kişi Başına Eşitlik (CPC) yaklaşımıyla hesaplanıyor. Bu yöntem, tarihsel sorumluluğu görece düşük ve kalkınma hakkı yüksek ülkeler için daha adil bir paylaşım sağlıyor.

Temel Bulgular

Raporda, 2023 sonrası için iklimin %50 olasılıkla 1,5 °C ile sınırlandırılabilmesi için kalan karbon bütçesi 370,8 GtCO₂ olarak hesaplanıyor. Aynı olasılık düzeyinde 1,7 °C için 720,8 GtCO₂, 2,0 °C için ise 1.220,8 GtCO₂ karbon bütçesi bulunuyor.

Hesaplamaya göre Türkiye’nin 1,5 °C hedefiyle uyumlu karbon bütçesi, küresel toplamın %1,37’sine denk geliyor. Bu oran, Türkiye’nin güncel emisyon payı olan yaklaşık %1,2’nin biraz üzerinde ve 5,08 GtCO₂’lik ulusal bir bütçe anlamına geliyor. Bu bütçe, projede sektörler arasında baz senaryodaki kümülatif emisyon projeksiyonlarına göre dağıtılıyor. Böylece, Türkiye’nin 1,5 °C, 1,7 °C ve 2 °C hedefleriyle uyumlu karbon bütçesinin sektörel dağılımı belirleniyor.

Sektörlerin Karbonsuzlaşma Patikaları
  • Sanayi: Elektrifikasyon ve proses dönüşümleriyle 2053 yılına kadar emisyonlar 2025 yılına göre %44 azalırken 69,7 MtCO₂e artık emisyon kalıyor.

  • Binalar: 2045 yılına kadar ısınmada fosil yakıtlar tamamen bırakılarak ve Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) standartları yaygınlaştırılarak emisyonlar sıfırlanıyor ve 1,5 °C uyumlu emisyon bütçesi yakalanıyor.

  • Ulaştırma: Demiryolu payı ve elektrifikasyon artışıyla 2053 yılında emisyonlar 2025 yılına göre %70 azalıyor, enerji talebi önemli ölçüde düşüyor.

  • Tarım ve hayvancılık: Biyogaz, yem katkısı ve elektrifikasyon önlemleriyle kümülatif 100 MtCO₂e emisyon azaltımı sağlanıyor.

  • Elektrik: 2036 yılına kadar kömürden aşamalı çıkış ve hızlı yenilenebilir kapasite artışıyla üretimin %73’ü yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor ve emisyonlar %84 düşüyor.

Raporun Ana Politika Önerileri
  • Erken tepe yılı korumak: 2021 yılının emisyonlarda kalıcı tepe yılı olması sağlanmalı.

  • Kömürden çıkışı hızlandırmak: 2036 yılına kadar kademeli kömür çıkışı ve yılda 10 GW yenilenebilir enerji kurulumu hedeflenmeli.

  • Elektrifikasyonu artırmak: Binalarda fosil yakıtları terk ederek elektrifikasyonu ve enerji verimliliğini yaygınlaştırmak.

  • Ulaştırmada dönüşüm: Elektrikli araç ve demiryolu payını hızla artırmak, hidrojen teknolojilerine yatırım yapmak.

  • Tarımda metan ve N₂O azaltımı: Yem katkıları, biyogaz ve toprak yönetimi ile emisyonları düşürmek.

  • Karbon bütçesi uyumu: Yeni NDC’nin 1,5 °C hedefiyle tam uyumu için daha iddialı azaltım hedeflerinin belirlenmesi.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

Benzer Yazılar