Ekonominin karbonsuzlaştırılması sırasında öne çıkan adil geçiş kavramı bu süreçte işçilerin ve toplulukların geride bırakılmamasını hedefliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) adil geçişi, “emek hareketinin düşük karbonlu ve iklim değişikliğine dayanıklı bir ekonomiye geçişteki zorlukları kavramasına yarayan, kamu politikası ihtiyaçlarına işaret eden ve dönüşüm içerisindeki işçiler ve topluluklar için faydaları maksimize ederken yükleri minimize eden bir kavramsal çerçeve” olarak tanımlıyor.

Avrupa yeşil mutabakatı, Avrupa’yı 2050’de karbon-nötr bir kıta haline getirme hedefi taşıyan kapsamlı bir ekonomik dönüşüm programıdır. Mutabakat, karbonsuzlaştırma yol haritası olmaktan ziyade, ekonomik büyüme ve kaynak kullanımının birbirinden ayrıştırılmasını, tarım ve sanayide büyük bir dönüşümü, “kimsenin geride bırakılmaması” sloganıyla adil ve kapsayıcı bir geçişi ve Birliğin küresel iklim aktörlüğü rolünü içeren geniş kapsamlı bir stratejik vizyon olma niteliği taşıyor.

Bknz: “Avrupa Yeşil Düzeni: Yeşil Kıtadan Yeşil Dünya’ya Geçiş

Avrupa Çevre Ajansı, doğal kaynakları tüketme biçimimiz ve hızımıza bağlı olarak insanlığın dünyanın yaşamını sürdürme kapasitesini azaltmakta olduğunu ifade ederken, yeşil ekonomi ve kaynak verimliliğinin yanı sıra döngüsel ekonomi yaklaşımının da bu kapasitenin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip olduğunun altını çizer. Bu bağlamda döngüsel ekonomi, mevcut malzeme ve ürünleri mümkün olduğunca uzun süre paylaşmayı, kiralamayı, yeniden kullanmayı, onarmayı ve geri dönüştürmeyi içeren bir üretim ve tüketim modelidir. Bu sayede ürünlerin yaşam döngüsü uzar.

Çevresel Ürünler endüstrisi su, hava ve toprağa verilen çevresel zararı önlemek, atık, gürültü ve ekosistem problemlerini sınırlamak ve en aza indirmek amaçlı üretim faaliyetlerini içermektedir. Fakat ticarete konu olan bir ürünün “çevresel” olarak nitelenip nitelenemeyeceğine dair genel bir fikir birliğine henüz varılamamıştır.

Yine de çevresel ürün sınıflandırması üzerine, birçok muhtelif çaba da bulunmaktadır. OECD- Birleşik Çevresel Ürünler Listesi (Combined List of Environmental Goods) kendinden önceki sınıflandırma çabalarını pragmatik biçimde bir araya getirerek Harmonize Sistem’de altı basamak detayında 248 çevresel ürün belirlemektedir.

Bknz: Çevresel Ürünlerin Ticareti Raporu: Dünyada ve Türkiye’de Çevresel Ürünler

Net sıfır emisyon; insan faaliyetleri sonucu (fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma, atık yönetimi, hayvancılık, vb.) atmosferde biriken sera gazı miktarının, yine insan faaliyetleri ile sağlanan azaltım miktarı ile (yutak alanların restorasyonu, doğa tabanlı karbon tutma ve yakalama vb.) birbirini dengelemesi anlamına geliyor.

Bknz: “2053 Net-Sıfır Emisyon Hedefi Yolunda Emekli Edilecek Kömürlü Termik Santraller

Paris Anlaşması, iklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini kabul ettikleri uluslararası bir anlaşmadır. İklim krizinin önüne geçmek için küresel sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1.5 derecenin altında tutmayı amaçlar.

Paylaşım ekonomisi, varlıkların/hizmetlerin çevrimiçi platformlar aracılığı ile bireyler arasında paylaşılmasını amaçlayan ekonomik faaliyetler bütünü olarak ifade edilebilir. 100 Maddede Sürdürülebilirlik isimli rehberde ise paylaşım ekonomisi şu şekilde tanımlanıyor: “Paylaşım ekonomisi insan kaynağını, hammaddeleri ve bilgi kaynaklarını paylaşan sosyoekonomik ekosisteme verilen bir isim. Bu yaklaşım hizmet ve ürünlerin tasarım, üretim, dağıtım, ticaret ve tüketim süreçlerinin farklı kişi ve kurumlar tarafından eşzamanlı veya birbirini müteakiben paylaşılarak gerçekleştirildiği ekonomik bir sisteme işaret eder.”

Çevresel bir önlem olan Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması’nın temel amacı karbon kaçağını önleyerek, ülkeleri iklim değişikliğiyle mücadele için karbon fiyatlandırma politikaları oluşturmaya teşvik etmek. Bu doğrultuda mekanizma, uluslararası ticaret kurallarına tam bir uyum içerisinde, karbon yoğun ürünlerin ithalatını hedefine alıyor. İklim değişikliği politikalarının daha az iddialı olduğu Avrupa Birliği dışı ülkelerde üretilen ürünlerin ithalatı nedeniyle, AB’nin sera gazı emisyonlarını azaltma çabalarının baltalanmasını engellemeyi amaçlıyor.