İklim Gündemi

SEFiA İklim Gündemi #41: Kömürlü termik santralleri 45 milyar dolar zarar bekliyor

Bu sayıda odağımızda SEFiA ve E3G tarafından hazırlanan Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği başlıklı rapor ile sivil toplum kuruluşlarının 1 Mayıs nedeniyle yayımladığı ortak bildiri var.

Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!

Keyifli okumalar,

Sivil toplum kuruluşu Stamp Out Poverty’nin “İklim Zararları Vergisi” adlı raporu, büyük fosil yakıt üreticilerinin vergilendirilmesiyle, iklim krizine en az neden olan ve bu krizden en çok etkilenen ülkelere finansman sağlamak adına 2030 itibarıyla 900 milyar dolar sağlanabileceğini ortaya koyuyor.
  • Nasıl? OECD ülkelerinde, mevcut vergi sistemleri dâhilinde, 2024 için açıklanan karbon tonu başına 5 dolarlık miktarın her yıl 5 dolar daha artırılması durumunda 2030 itibarıyla 900 milyar dolarlık bir gelir elde edileceği hesaplanıyor. Elde edilen gelirin 730 milyar doları kayıp ve zarar fonuna, kalan 180 milyar doların da zengin ülkeler içindeki iklim dönüşümü için faaliyet yürüten topluluklara “yerel pay” olarak tahsis edilebilecek.

 

 
Brezilya, Almanya, İspanya ve Güney Afrika ekonomi bakanları, dünyadaki 3 bin milyarderinin yoksulluk, eşitsizlik ve küresel ısınmaya karşı küresel mücadele için hızla büyüyen servetleri üzerinden en az %2 vergi ödemesi gerektiğini öne sürdü. Böylece yılda 250 milyar pound fon sağlanması hedefleniyor.
  • Öte yandan: %2’lik bir verginin eşitsizliği azaltacağı ve salgının ekonomik şokları ve iklim krizi sonrasında çok ihtiyaç duyulan kamu fonlarını destekleyeceği belirtiliyor. Toplanacak yıllık meblağın geçen yılın tüm aşırı hava olaylarının neden olduğu tahmini hasarı karşılaması bekleniyor.
 
Dünya Bankası, 11 ülkenin iklim değişikliği, salgın hastalıklar ve diğer küresel zorluklarla mücadele etmek için bankanın yeni hibrit sermaye ve portföy garantisi araçlarına 11 milyar doların üzerinde katkıda bulunma sözü verdiğini duyurdu.
  • Öte yandan: Dünya Bankası hissedarları, Nisan 2023’te,borç verme kapasitesini 10 yıl içinde yaklaşık 40 milyar dolar artırmak için bankanın kaldıraç oranının artırılmasını ve ilave 10 milyar dolarlık finansmanın kilidini açmak için ikili garantilerin genişletilmesini onayladı.
 
Yedili Grup’un (G7) enerji bakanları, fosil yakıtlardan uzaklaşmaya yönelik önemli bir adım olarak, kömürle çalışan enerji santrallerini 2030’ların ilk yarısında kapatma konusunda anlaşmaya vardı.
  • LNG ithalatı: Avrupa Komisyonu’nun kısa vadede önereceği Rusya’nın Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatına yönelik potansiyel kısıtlamaların değerlendirildiği de belirtildi.
 
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre küresel iş gücünün %70’i (2,4 milyar işçi) iklim değişikliğine bağlı sağlık tehlikelerine maruz kalıyor.
  • Ayrıntılar: Aşırı sıcaklığa bağlı 22,87 milyon mesleki yaralanma nedeniyle yılda 18 bin 970 kişi hayatını kaybediyor ve 2,1 milyon işçinin fiziksel sağlığı bozuluyor. 1,6 milyar çalışan UV radyasyonuna maruz kalıyor ve cilt kanseri nedeniyle yılda 18 bin 960’dan fazla işçi hayatını kaybediyor.

14 iklim ve çevre sivil toplum kuruluşu 1 Mayıs nedeniyle ortak bir duyuru yaptı. STK’lar işçileri ve iklimi koruyan adil bir dönüşümün mümkün olduğunu belirtirken, bahsi geçen sürece bir an önce başlanması talebinde bulundu:

İklim ve çevre alanında çalışan sivil toplum örgütleri olarak, iklim krizi ile mücadele ederken hem iklimi hem de işçileri koruyan adil bir dönüşüm talep ediyoruz.

İklim krizinin sebep olduğu yıkıcı etkilerin sınırlandırılması için dünya çapında alınan önlemler üretim ve tüketim biçimlerini de değiştiriyor. Bu değişimlerin başında da fosil yakıtlara dayalı karbon yoğun iş kollarının dönüşmesi ve yeni istihdam alanlarının ortaya çıkması geliyor.
Türkiye kaçınılmaz olan bu değişim sürecinde adil dönüşüm planlarını hazırlamazsa, başta kömür, gaz ve petrol olmak üzere karbon yoğun sektörlerde çalışan işçilerin ve ailelerinin  işsizlik ve zorunlu göç olmak üzere bir dizi sosyo-ekonomik sorunla baş başa kalma riski var.

Hazırlıksız, piyasa koşullarının insafına terk edilmiş, ani bir dönüşüm değil, aksine planlı ve adil bir dönüşümle, işçilerin taleplerini gözeten, insan onuruna yakışır, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan, iklime uyumlu ve dirençli işler yaratabilir ve hiç kimsenin zarar görmemesini sağlayabiliriz.

Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta emek mücadelesi ile dayanışmamızı paylaşıyor ve adil bir dönüşüm süreciyle, emek hareketinin taleplerinin merkezde olduğu, fosil yakıtları geride bıraktığımız bir gelecek talep ediyoruz.

İmzacı kurumlar: Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ekosfer, İklim İçin 350 Derneği, İstanbul Politikalar Merkezi, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği, Greenpeace Akdeniz, TEMA Vakfı, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, Türetim Ekonomisi Derneği, Fosil Yakıtların Ötesi, Avrupa İklim Eylem Ağı, Yuvam Dünya Derneği, Mekanda Adalet Derneği.

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve E3G isimli düşünce kuruluşu, birlikte hazırladıkları Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği raporunda Türkiye’nin kömürden çıkış maliyetini ortaya koyuyor. Raporun öne çıkan bulgularına göre;

  • 2026 yılında Türkiye’de karbon fiyatı uygulamasının başlamasıyla beraber, kömürlü termik santraller lisans sürelerinin sonuna kadar toplamda 45 milyar dolarlık zarar ediyor.
  • Karbon fiyatının uygulanmaya başlamasıyla beraber, 2026 yılından itibaren Türkiye’deki iki kömürlü termik santral dışında tüm santraller zarar etmeye başlıyor.
  • Çalışma, 2026 yılından itibaren Türkiye’de uygulanacak karbon fiyatını, 2035’e kadar Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki (AB ETS) mevcut karbon fiyatının sadece üçte biri olarak devreye alıyor. 2035 sonrası için ise bu fiyat AB ETS’sinin ancak yarısına kadar yükseliyor. Bu kadar düşük seviyede varsayılan karbon fiyatı bile santrallerin zarar etmesine neden oluyor.
  • Kömürden çıkış senaryosunda, 2021-2035 yılları arasındaki dönemde, elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3’ten yüzde 73,6’ya yükseliyor.

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve E3G “Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği” isimli yeni rapor ile Türkiye’nin kömürden çıkışının maliyetini santral özelinde inceleyerek ortaya koyuyor. Elektrik sektöründe kömürden vazgeçilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen finansman konusunu derinlemesine inceleyen rapor, aşamalı olarak kömürden yenilenebilir enerjiye geçişin potansiyel finansman mekanizmalarını irdeliyor.

Rapor, Türkiye’de bugüne kadar kömürden çıkışın teknik olasılıklarını ve ekonomik boyutunu ortaya çıkaran çalışmaları bir adım öteye taşıyor. Yakın zamanda uygulamaya konulması planan karbon fiyatlaması sonucunda santrallerin hâlihazırda düşmekte olan kârlılıklarını sürdüremeyeceklerini ortaya koyan rapor, Türkiye’nin 2053 net sıfır patikasına erişebilmesi için emekliye ayırması gereken kömürlü termik santrallerin muhtemel finansman ihtiyacını da belirlemeyi amaçlıyor.

Raporda öne çıkan bulgular
Raporda, 2035 yılında kadar elektrik üretiminde AB ETS’nin mevcut karbon fiyatının üçte biri baz alınıyor, 2035 sonrası ise AB ETS karbon fiyatının yarısına kadar yükselen aşamalı bir karbon fiyatı uygulanması öngörülüyor. Bu durumda, 30 santralden ikisi dışında hiçbir kömürlü termik santralin kârlılığını sürdüremeyeceği sonucuna ulaşılıyor.

Santrallerin bu koşullar altında çalışması durumunda, zararın boyutu 40 yıllık senaryoda 13,5 milyar dolar, lisans sonuna kadar çalışmaları durumunda ise 44,5 milyar dolara ulaşıyor. İşletmecilerin zarar eden bir operasyonu sürdürmeleri beklenmediğinden söz konusu santrallerin âtıl varlıklar haline geleceği öngörülüyor.

Santrallerin lisans sürelerinin sonuna kadar işletmede kalacakları süre boyunca ortalama yıllık sağlık maliyetinin 10 milyar dolar seviyesinde olduğu görülüyor.

Önce ithal kömürle çalışan santraller devre dışı kalıyor
Rapor, yüksek marjinal maliyetleri nedeniyle, bir karbon fiyatlandırma mekanizması uygulanması durumunda ithal kömürle çalışan termik santrallerin devreden çıkacak ilk santraller olduğunu ortaya koyuyor. Raporda yer verilen kömürden çıkış senaryosunda, 2021-2035 yılları arasındaki dönemde, elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3’ten yüzde 73,6’ya yükseliyor ve tamamı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. Olağan senaryoda ise yerli kaynakların (yenilenebilir ve yerli kömür) payı 2035 yılında ancak yüzde 59,2’ye ulaşabiliyor.

Benzer Yazılar